Ormanda bir ağaç kesildiğinde diğer ağaçlar mağdur durumdaki ağaca yardım için el uzatır ve kökleri aracılığıyla su, şeker ve diğer hayat kurtaran besinleri mağdur ağaca gönderirler. Komşu ağaçlardan gelen bu sürekli yardımlar kütüğü onlarca yüzlerce yıl onu canlı tutabilir. Ve ağaçlar bunu sadece kendi türleri için yapmıyorlar, diğer türdeki ağaçlar için de yaparlar.

Neden bunu yaparlar? Çünkü kendilerinden farklı olsalar bile tüm ormanın sağlıklı olmasının aynı zamanda kendi sağlıklarını etkilediğini bilirler. Sizce ağaçların bizden daha uzun vadeli, sağduyulu düşünebilmesi mümkün mü?

Herşeyden önce insan kalabilmeyi Allah cümlemize nasip eylesin. Tabiatta harikulade şeyler olmakta ama insanoğlu kendi ayağına kurşun sıkmakta dünyamızı büyük bir felakete götürmekte..

Video da ki sualin cevabını Muhyiddin el Arabî'nin Futuhat-ı Mekkiye'sinde anlattığını biliyorum delilleriyle sunuyor ama ben çok kısa bir şekilde aldım.. Vakti olan okuyabilir..   

🌸İbn Arabî’nin keşf yoluyla elde ettiği bir diğer bilgi ise taşların Allah’ı (c.c.) zikretmesiyle ilgilidir: 

 "Hz. Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem avuçlarına yedi veya dokuz taş aldı. Avucundaki taşlar arı vızıltısı şeklinde Allah'ı tesbih ettiler. Taşları yere bırakınca tesbih sesi kesildi. Sonra o taşları Ebû Bekir’in (r.a.)ellerine koyunca onlar tekrar Allah’ı tesbih ettiler." 

İbn Arabî bu hadisin şerhinde, taş veya toprak gibi maddelerin hayat sahibi olduklarını belirtmektedir. Ayrıca o, bu bilgilere ulaşmak isteyenlerin ‘erlerin yoluna’ sulûk etmelerini; ayrıca halvet ve zikirle meşgul olmalarının gerektiğini dile getirmektedir. 

Şayet bunlar yapılırsa, Allah’ın onları, bu hakikatlere muttali kılacağını ifade etmektedir. İbn Arabî, taş veya toprak gibi maddelerin canlı oldukları bilgisini -zâhiri bilgiyle değil- keşfle elde ettiğini ifade etmektedir.

Kaynaklarda Resûlullah’ın (s.a.) ve ashâbının elinde taşların Allah’ı zikretmesiyle ilgili bazı rivâyetler bulunmaktadır.

  🌸Müezzinin Şâhitleri Fütûhât’ta ezanla ilgili şöyle bir bilgi verilir:

“ يشهد للمؤذن مدى صوته من رطب وايبس” 

“Müezzinin sesinin ulaştığı yere kadar yaş ve kuru her şey müezzine şâhitlik yapar.” 67 

İbn Arabî, ezanı işiten herşeyin müezzine şahitlik yapmasına keşf yoluyla şahit olduğunu belirtmektedir. Ayrıca bunları rivâyet yoluyla değil, keşfle öğrendiğini ifade etmektedir.68 

Öte yandan İbn Arabî söz konusu rivâyeti et-Tenezzülâtü’l-leyliyye fi’l-ahkâmi’lİlâhiyye adlı eserinde de nakletmiştir. Fakat orada mezkur hadisin Hz. Peygamber’in sözü olduğuna işaret edilirken keşf yoluyla alındığına dair bir bilgi verilmemiştir.69 

Eşyanın müezzine şahitlik yapmasıyla ilgili rivâyetler mûteber kaynaklarda yer almaktadır.71


Kaynak--------------------

64 Bkz. Fütûhât, III, 38 (310. bab), Fütûhât, thk. bsk. II, 229. 65 Bkz. Fütûhât, III, 38 (310. bab), Fütûhât, thk. bsk. II, 229. Aynı hadisi 13. cüzde tekrar nakleden İbn Arabî, hadisin şerhinde şöyle söylemektedir: 

“Bu haberlere iman etmekle birlikte keşf bilgisiyle ona ziyade yaparız. Biz ağaçların Allah’ı zikrettiklerini ve konuştuklarını kulaklarımızla duyduk. Bizimle -ariflerin Allah’ın celalıyla muhatap oldukları- gibi muhatap oldular. Ki bu durum her insanın hissedebileceği bir mesele değildir.” 

İbn Arabî, kaynağını keşf olarak verdiği bu bilgilerden sonra bu durumun özel olduğunu ve kendisinin ulaştığı bu malumata herkesin ulaşamayacağını açıkça ifade etmiştir. 

Bkz. Fütûhât, I, 147, Fütûhât, thk. bsk. II, 345. 

Ayrıca, eşyanın Allah katında bulunduğu hal üzere devam etmesine, sahih aklın yanında keşfi de delil olarak göstermiştir. 

Bkz. Fütûhât, thk. bsk. I, 162, III, 54-55. 66 Heysemî, Hz. Peygamber’in avucunda taşların tesbihine dair Bezzâr’ın iki isnadı bulunduğunu; isnadlardan birinin ricâlinin sika râvilerden oluştuğunu, diğer isnadda ise zayıflık bulunduğunu belirtmektedir. Bkz. Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VIII, 527 (14103); el-Hindî, Enes b. Mâlik’ten Hz. Peygamber’in ve ashâbdan Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın elinde taşların tesbih ettiğine dair rivâyeti naklettikten sonra Heysemî’nin aktardığı bilgileri zikretmiş ve bu hadisin başka isnadlarının da bulunduğunu belirtmiştir. Bkz. Ali Muttakî el-Hindî, Kenzü’l-‘ummâl, XII, 665 (35441), Hayseme b. Süleyman b. HaydaraEbûl-Hasen et-Trablûsî, HadîsüHaysametü’t-Trablûsî, (thk. Ömer AbdusselamTedmürî), Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, Beyrut, 1400, s. 105. 

10 Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Kesilen bir ağaca, diğer sağlıklı ağaçların yardım eli uzatmaları konusu örnek teşkil edecek güzel bir davranıştır.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle bizlere de nasip olsun.. Riyasız kibirsiz inşaallah..

      Sil
  2. gerçekten de ağaçlar birbiri ile konuşurmuş, haberleşirmiş, kökleri ile. bir botanik kitabında okudum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında tüm canlılar arasında bir dialog var ama biz anlamıyoruz eğer anlasaydık dünyanın çivisini yerinden oynatmazdık yani biz düşünün buzulları patlattıklarını erimesini hızlandırıyorlar yani hangi geri zekalı kıyameti zorlar...

      Sil
  3. Büyüksün Allah'ım..
    Bir kez daha hayranlık duydum ne kadar güzel bir şey..
    Toplumun buna çok ihtiyacı var,yıkılan devrilen yan duran her kimse onu tutmak ayakta durmasına yardımcı olmak gerek tam da böyle ağaçların yaptığı gibi..
    Tekrar dallanmayacak yapraklanmayacak belki ama çürümeyecek kokmayacak..
    Harika bir yayındı kendi adıma çok telekkür ederim.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim katkıda bulunduğunuz için Allah razı olsun..

      Sil
  4. Dediğiniz gibi illa aynı tür olması gerekmiyor. Ne güzel bir paylaşım. 😊

    YanıtlaSil
  5. Doğanın da bir iletişimi var. İnsan tüm Allah'ın yarattıklarına saygı duymalı çünkü her şey O'dan ve her şey O'na ait. Bizim O'na ait olduğumuz gibi 🌷

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar güzel bir yorum teşekkür ederim🌷 O'na giderken güzel kalmayı Allah nasip eylesin..amiin..

      Sil