Büyük tarihçimiz Ahmed Cevdet Paşa’nın ifadesiyle
İki gün sonra olay yerine gelen Osmanlı Ordusu, düşman tarafının verdiği 10 bin kadar ölü ve yaralı Avusturya askeriyle karşılaştı. Osmanlı Ordusu daha savaş alanına gelmeden, herhangi bir çarpışma yaşamadan ve tek bir askerin burnu dahi kanamadan büyük bir zafer kazandı. Şebeş kolayca fethedildi
Böyle de ilginç bir olay senaryo edilseydi gülerdik saçmasapan hiç olur mu derdik ama olurmuş..
İlahi takdir, herkese bir kader belirlemiştir ve onu aşmak mümkün değildir. Demek ki Şebeş savaşı takdir edilen olmuştur diyelim bitirelim..
“Bu bir inayet-i ilahiye (ilahi yardım), umulmayan bir mevhibedir (bağış, hediye).” dediği ve her kelimesine katıldığım bir tarihi savaşı kısaca paylaşmak istiyorum..
Osmanlı ile Avusturya arasındaki savaş 1788 yılının 17 Eylül akşamında gerçekleşir. Aslında Osmanlı arasında demek doğru değil çünkü Avusturya askerleri kendi aralarında birbirine girip savaşı sonuçlandırdılar.
1788 yılında yaklaşık 100.000 askerlik Avusturya güçleri Osmanlıyla savaşmak için günümüz Romanyası yakınına kamp kurar. Ancak süvari birlikleri yaptığı keşifte düşmanlarından hiçbir iz bulamaz.
Yolda karşılaştıkları çingene konvoylarından biri ise bu birlikteki askerlere içki satar. İçkinin etkisiyle ortadan kaybolan birliği bulmaya giden başka bir birlik de ne tesadüf ki alkolün etkisine kapılır.
Ancak süvari birlikleri içkilerini onlarla paylaşmak istemez ve fıçılarını koruma altına alırlar. Bu sebepten çıkan tartışmada bir askerin ateş etmesiyle birlikte ortalık yangın yerine döner.
Çıkan çatışma sırasında bazı piyadeler, Hussarlar’ı korkutmak için “Turciiii Turciiii” diye bağırırlar.
Askerler farklı etnik kökenlere mensup oldukları için birbirlerine dertlerini anlatamadılar ve çatışma büyüyerek devam etti. Durumu düzeltmeye çalışan Avusturyalı subaylar, “Halt! Halt!/Durun! Durun!” diye bağırdılar; fakat Almanca bilmeyen askerler bu sözleri “Allah! Allah!” diye anlayınca, işler daha da kötüleşti. Askerler her gördüğü farklı dil konuşan birliği, Türk sanarak saldırıya geçtiler. Birlikler her gördüğü gölgeyi Osmanlı askeri zannedip, “Osmanlılar geliyor!” nidalarıyla kendi birliklerine ateş ettiler..
Böylelikle dünya tarihinin en kolay zaferlerinden biri kazanılmış olur.
Avusturyalılar tarafından yazılan Almanca kaynaklar da kendi taraflarının hatalarını ortaya koyarlar.
Osmanlı ile Avusturya arasındaki savaş 1788 yılının 17 Eylül akşamında gerçekleşir. Aslında Osmanlı arasında demek doğru değil çünkü Avusturya askerleri kendi aralarında birbirine girip savaşı sonuçlandırdılar.
1788 yılında yaklaşık 100.000 askerlik Avusturya güçleri Osmanlıyla savaşmak için günümüz Romanyası yakınına kamp kurar. Ancak süvari birlikleri yaptığı keşifte düşmanlarından hiçbir iz bulamaz.
Yolda karşılaştıkları çingene konvoylarından biri ise bu birlikteki askerlere içki satar. İçkinin etkisiyle ortadan kaybolan birliği bulmaya giden başka bir birlik de ne tesadüf ki alkolün etkisine kapılır.
Ancak süvari birlikleri içkilerini onlarla paylaşmak istemez ve fıçılarını koruma altına alırlar. Bu sebepten çıkan tartışmada bir askerin ateş etmesiyle birlikte ortalık yangın yerine döner.
Çıkan çatışma sırasında bazı piyadeler, Hussarlar’ı korkutmak için “Turciiii Turciiii” diye bağırırlar.
Askerler farklı etnik kökenlere mensup oldukları için birbirlerine dertlerini anlatamadılar ve çatışma büyüyerek devam etti. Durumu düzeltmeye çalışan Avusturyalı subaylar, “Halt! Halt!/Durun! Durun!” diye bağırdılar; fakat Almanca bilmeyen askerler bu sözleri “Allah! Allah!” diye anlayınca, işler daha da kötüleşti. Askerler her gördüğü farklı dil konuşan birliği, Türk sanarak saldırıya geçtiler. Birlikler her gördüğü gölgeyi Osmanlı askeri zannedip, “Osmanlılar geliyor!” nidalarıyla kendi birliklerine ateş ettiler..
Böylelikle dünya tarihinin en kolay zaferlerinden biri kazanılmış olur.
Avusturyalılar tarafından yazılan Almanca kaynaklar da kendi taraflarının hatalarını ortaya koyarlar.
İki gün sonra olay yerine gelen Osmanlı Ordusu, düşman tarafının verdiği 10 bin kadar ölü ve yaralı Avusturya askeriyle karşılaştı. Osmanlı Ordusu daha savaş alanına gelmeden, herhangi bir çarpışma yaşamadan ve tek bir askerin burnu dahi kanamadan büyük bir zafer kazandı. Şebeş kolayca fethedildi
Böyle de ilginç bir olay senaryo edilseydi gülerdik saçmasapan hiç olur mu derdik ama olurmuş..
سوابق الهمملا تخرق أسوارالأقدار
Himmet sahipleri bile kaderin ilahi surlarını delemez.
Ya Rabbbi! Bize varlığın hakikatlerini özünde olduğu gibi göster hakikatini kavramayı nasip eyle. Hakkı hak bilip doğru hareket etmeyi nasip eyle.. Allah'ın cc hak tecellisi bizimle olsun insaallah
Muhabbetle kalın görüşmek üzere inşallah..
teşekkürler, hiç duymadığım bi şeyden haberdar olduum :)
YanıtlaSilRica ederim :) Olmaz olmaz demeyelım bu hayatta neler oluyormuş meğer =)))))
SilMerhabalar.
YanıtlaSilBir de tarih bildiğimizi sanıyoruz. Söz konusu paylaştığınız bu Şebeş Savaşı'nı kaç kişi biliyor kim bilir? Hafızamı zorluyorum ama, "Şebeş" hiç bir şey anımsatmıyor. Şimdi geçelim burasını da işin asıl ilginç yanı, Avusturya ordusunun yaptığı bir hatayla Osmanlı'ya Şebeş'i altın tepside sunmuş olması. Gerçekten ilginç.
Bu yararlı ve bilgilendirici paylaşımınızdan dolayı teşekkür eder, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Çok teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için bloguma hoş geldiniz en kısa zamanda blogunuza ziyarete geleceğim... Tarihi çok severim bundan sonra bu şekil faydalı bilgilendirmeler de paylaşmaya niyetim var muhabbetle kalın...
Silmanga adlı yazımda demiştiniz ya, futuhatı mekkiye'de zaman içinde yolculuk var diye bunu bir yazıda anlatsanız yaa, alıntılarla gibi yaniii :)
YanıtlaSilİnşallah sayfasini bulayım yakında paylaşırım 🥰
Sil