Örgü Çocuk Çantası ve Allahümme Ya mukallibel kulûb! Sebbit kalbî ‘alâ dînike duasının açıklaması
Hafızayı kuvvetlendiren dua, dilek duası
A'la suresi 6.ayet
سَنُقْرِؤُكَ فَلَا تَنسَى
Bu dua öyle bir duadır ki her ne için okunursa o şey elde edilir. Allah’ın rızası dahilinde ve haram istek olmadığı sürece. Bu dua tecrübe edilmiş bir dua olduğu kaynakta yazılmaktadır.
Önemli bir dua olup,hayatın her safhasında okumanın büyük yararlarını göreceksiniz.
“Allâhümme inni es’elüke fe inneke lenâ mâlikün,ve inneke alâ külli şey’in kadirun muktedirun.Ve inneke mâ teşâü min emrin yekün.”
Manası:” Ey Allah’ım! Sen’den istiyorum. Çünkü Sen bizim istediklerimizi yapmaya mâliksin. Gerçekten Sen her şeye kâdir ve muktedirsin. Sen neyi dilersen olur.”
Kaynak: Sırrul Esrar Dualar(Arif Pamuk)
Tefeül nedir? ve motifli yeleğimi bitirdim nihayet :)
acaba yapabilir miyim diyerek başladım birleştirmede acemi olduğum için söke yapa nihayet bitirdim yeleğimi renkli ve cıvıl cıvıl oldu.
Elhamdülillah..
Bugün sizlere tefeülden bahsetmek istiyorum. Eskiden yani 1990 yıllarında yaptığımın doğru mu yanlış olduğunu bilmeden niyet tutar Kur'an meâlini niyetim olacak mı olmayacak mı diye açar okurdum. Gönlüm mutmain olmaz defalarca açar okurdum. Üstelik kız kardeşimle muhabbetimiz buydu ve ümitle dolar mutlu olurduk.
[Tefeülün anlamı Herhangi bir şeyden hayırlı bir netice çıkarmak, hayra tevil etmek, iyiliğe işaretler bulmak gibi manalara gelmektedir. Bir kitabı rastgele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat kesilmek, onu hayırlı ve esas bir ders saymaktır. Mesela, Kur’an’dan rastgele bir sayfa açıp sadece kendine hitap şeklinde okumak tefe’ül sınıfındandır.]
İşin ilginci bu kadar saf bir yürekle inanarak yapardık. Aslında çok sakıncalıymış neden?
Ya kâfirlerden bahseden ayetler çıkarda ümitsizliğe düşersem o zaman da vay halime ama biz bilmeden yapardık.. Allah dostlarından Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bazı tefeüllerini şöyle anlatır:
***“Bundan otuz sene evvel eski Saîd’in gafil kafasına müthiş tokatlar indi.
"Acibtir ki, o vakit ben Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye azası idim. Güya, ehl-i İslâm’ın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Hâlbuki, en ziyade hasta ben idim. Hasta evvela kendine bakmalı, sonra hastalara bakabilir."
"Sonra, İmam-ı Rabbanî’nin Mektubat kitabını gördüm. Elime aldım. Halis bir tefe’ül ederek açtım. Acaibtendir ki, bütün Mektubat’ında yalnız iki yerde 'Bediüzzaman' lafzı var. O iki mektub, bana birden açıldı. Pederimin ismi Mirza olduğundan, o mektubların başında 'Mirza Bediüzzaman’a mektub' diye yazılı olarak gördüm. 'Fesübhanallah', dedim, 'Bu bana hitab ediyor.' İmam, o mektuplarında tavsiye ettiği gibi, çok mektublarında musırrane şunu tavsiye ediyor:
"(...) Cenab-ı Hakk’ın rahmetiyle kalbime geldi ki: Bu muhtelif turukların başı ve bu cetvellerin menbaı ve şu seyyaralerin güneşi, Kur’an-ı Hakîm’dir. Hakîkî tevhîd-i kıble bunda olur. Öyle ise, en âlâ mürşid de, en mukaddes üstad da odur." (Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Üçüncü Mesele...)
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
Etiketler
Archive
-
►
2025
(32)
- ► Kasım 2025 (3)
- ► Eylül 2025 (5)
- ► Ağustos 2025 (4)
- ► Temmuz 2025 (2)
- ► Haziran 2025 (1)
- ► Mayıs 2025 (1)
- ► Nisan 2025 (2)
- ► Şubat 2025 (4)
-
▼
2024
(45)
- ▼ Aralık 2024 (3)
- ► Kasım 2024 (1)
- ► Eylül 2024 (1)
- ► Ağustos 2024 (1)
- ► Temmuz 2024 (1)
- ► Haziran 2024 (3)
- ► Mayıs 2024 (7)
- ► Nisan 2024 (9)
- ► Şubat 2024 (4)
-
►
2023
(41)
- ► Aralık 2023 (10)
- ► Kasım 2023 (6)
- ► Eylül 2023 (11)
- ► Ağustos 2023 (4)





.png)