Tevazuyla varsan meydan senindir, cevher senden çıkar maden senindir, Yunus Emre.

 


Hayat derslerine devam ediyorum öncelikle ders kendi nefsime...

Son nefese kadar da bu derslerin biteceğini sanmıyorum.. Hayatı anlamlandırmak adına maddeleşmeye devam ediyoruz ve bu konuda da aşırıya gidiyoruz maalesef.. 

Müslümanlar ya doğumda ya ölümde ya da sünnet olaylarında evlerine hoca çağırırlardı. Şimdiler de organizasyonları parayla çağırmaya başladılar. 

Semazenler ilahi grupları parasız gelmiyor ve işi daha da azıttılar kadınlar en gösterişli kapalı makyajlı kıyafetlerle organize olmuşlar instagramda videolar paylaşıyorlar. En tatlı en güzel ses tonlarıyla programlarını tanıtıyorlar müşteri peşinde.. (Haram mahremlerini paylaşamazlar)

Bana geldiklerinde kaç para istiyorsunuz diye soruyorlar..

 "Biz Allah Rızası için geliyoruz ücret almıyoruz" 

Yüzlerinde şaşılası bir aydınlanma oluyor. Bende onlara şaşıyorum.. Biz ne ara besledik büyüttük bu din tüccarlarını..

Bende tarikata bağlıyım ve bize din tüccarı gözüyle bakarlar :( Hele fetö darbesinden sonra kimsenin kimseye güveni kalmadı.. 

Biz tüm hizmetlerimizde beş kuruş para almayız. Kursa talebe olmak isteyen "Kaç para aidat veriyoruz?" diye soruyorlar. 

"Biz Allah Rızası için öğretiyoruz ücret almıyoruz" dediğimde çok memnun kalıyorlar ama yine de talebemiz çok az 40-50 yaş ve üzerinde geneli..

Bu cumartesi genç bir hanım kardeşimiz bebek mevlidine çağırdı. Kursumuzun sokağında ve tüm hanımlara sitem ettim.

"Kuyumcu dükkanlarının, giyim mağazalarının ve diğerlerinin vitrinlerine bakarak geçiyorsunuz.. Bizim kursun önünden geçerken neden başınızı çevirip bir kere bile olsa bakmıyorsunuz? Bi hayırlı olsun demeye bile gelmediniz ve ben çok üzüldüm. Bizler sizler için bu kursu açtık ve çocuklara değil annelere hanımlara hitap etmek istedik ama maalesef kapımızı hiç açmadınız?" 

Hepsi tatlı bir tebessümle görmediklerini söylediler sohbetin mevlidin bitiminde de iki üç hanım bize de gelir misiniz diye rica da bulundular. Bende sizi beklerim inşallah tabii geliriz bizim vazifemiz ayetleri hadisleri anlatmak diyerek tatlıya bağladık ELHAMDÜLİLLAH!

Savaş kapıda diyoruz bırakın kursların talebe dolmasını camilerin tıklım tıklım cemaatle dolup secdelere gidilmesi gerekmez mi? Bizlerde ki bu gaflet uykusundan illa bir felaketle mi uyanacağız? 

Allah rızkınıza kefilim ama ahiretinize kefil değilim derken düştük geçim derdine diye ama tüketim toplumu olduk çıktık. Telefonlar ipone olmazsa olmaz, kapıda kredi ile alınmış araba olmazsa olmaz daha saymak mümkün ama kısa tutuyorum.. Faizin haram olduğuna inanmazsak ve ondan sakınmazsak Allah ve Resûlune savaş açtık demektir. Bu savaşın kazananı bellidir..

Hasılı kelâm: Allah'ın kapısına gidiyoruz ve bir din tüccarını aracı yaparak parayla istiyoruz. Bu iğrenç bir ticaret ve Allah hiç bir şeye mecbur değildir.. Dünyanın masrafını yapıp ellerimiz boş kalabilir. Önemli olan ihlastır hiçliğini bilerek huzurullaha durmaktır. Ve acziyetimizle istemektir. Vermek ve vermemekle Allah-ü Teâlâ'nın şanında bir eksiklik ve değişiklik olmaz..

"Tevazuyla varsan meydan senindir, cevher senden çıkar maden senindir."

Yunus Emre'nin bu sözü tam da yerini buldu diye düşünüyorum ya siz?

Rabbim cümlemizi istikamet üzere dosdoğru gidenlerden eylesin.. Ahirimizi evvelimizden daha güzel eylesin.. Cennetine cemaline kavuşturacak salih ameller yapmayı cümlemize nasip eylesin. 

Amiin amiin amiiin..   


Nice kopamadıklarımızdan koparan ölüm!


Hayatın akışına kendimizi kaptırdık gidiyoruz. Bazen çok yavaş durgun bir gölet bazen de şelale gibi.. Dün gibi hatırlıyorum bir arkadaşım kanser olduğunu öğrenmişti ve tedavilere başladığında manevi olarak hep onun yanında olduk doğal davrandık hüzünlerimizi belli etmedik.. 

İki hafta kadar önce kanserin vücudunu sardığını beyne ulaştığını öğrendik.. İki haftadır yoğun bir şekilde Kur'an okumaları ve dualarla acılarını hafifletmek ve şifa taleb ettik Rabbimizden..

Dün entübe edildiğini öğrendim gencecik bir arkadaşımız onun uzun bir yolculuğa çıkacağını biliyoruz. Herkesin gittiği ve geri dönmediği bir yol.. Mani olamıyoruz çok üzülüyoruz çocukları var. Onların üzerlerine titrerdi şimdi Allah'a emanet edip bırakıp gidecek.. 

Nice kopamadıklarımızdan koparan ölüm!

Bizi de bu hayattan ve tüm bağlarımızdan acımadan koparacak ve bilinmeyene götürecek..

Gözümüz arkada kalmaya..   

Her ne kadar ayet ve hadislerle bilmiş olsak da biz ne hazırladık o önemli..

Bu dönüşü olmayan diyarımızı güzelliklerle donatabildik mi? Her zaman muamma olacak..

İstihareye yatarak ahiretimi bile görmeye cesaret edemiyorum bir gün bu hakikate vasıl olduğumda beni neler bekliyor?

Ben göz aydınlığı umuyorum nice tercih ettiklerimi göz önünde bulundurursam beklentim korku ve ümit arası da olsa göz aydınlığı ve ferahlık ama ya sürprizler bekliyorsa !!!

Allah muhafaza.. 

Allah'ın (cc) rızasını kazanmak için günümüze baktığımda o kadar zor durumdayız ki dinimizi yaşamaktan çok uzaklara düşmüş bir garip yolcu gibiyiz.. 

Sadece dünyamızı imar eden insanlar gibiyiz.. Kursa gelen hanımlar bile elli yaşın üzerinde.. genç hanımlar işe ve okula koşturuyor çok yıpranıyorlar. Allah yardımcıları olsun..

Ekonomi cenderesinde hepimiz kaybolmuşuz dünya ile kendimize gelmeye çalışıyoruz ama Allah'ın yardımı olmazsa bizler bir çıkış bulamayız.. 

Yediğimiz içtiğimiz hep şüpheli ve zararlı. Atmosfere bile uçaklar zehir atık atıyorsa bizlerin sağlıklı olarak ne kadar yaşama şansı var. İbadet bile sağlıklı olunca daha feyizli aşklı oluyor. 

Biran önce devletin denetim mekanizması çalışmalı toplumun psikolojisini normal seviyelere düşürmeli.. Milli ve dini değerlerimize sahip çıkılmalı.. Tüm değerlerimizi kaybettikten sonra yükselen bir güç olsak bizimde ABD den veya İtrailden ne farkımız olacak..   

Biz yükselen bir değerler topluluğu olmalıyız. Osmanlı İmparatorluğunun taşıdığı tüm güzelliklerin devamı olmayı başardığımızda işte o zaman Büyük Türkiye oluruz. 

Mazlumun sığınağı İslam'ın kalesi olması dualarıyla..


BİR HADİS-İ ŞERİF

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Sizden hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan ötürü ölümü asla temenni etmesin. Şâyet ölümü istercesine olağanüstü bir darlık içinde kalırsa, o zaman şöyle desin: 
‘Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, benim için ölüm hayırlı olduğu vakit de beni öldür.”
(Buhârî, De‘avât, 30 [6351]; Merdâ 19 [5671]; De‘avât, 30 [6351]; Müslim, Zikir, 10 [2680]).


Üzümlü çocuk hırkası ve HABÎB b. ZEYD


Herkese merhabalar 
Nihayet bitirebildim yaka tasarımı bana ait ama resimde pek anlaşılır değil..  Yapraklar yakada dökümlü duruyor dik değil.. Torunum ise çok beğendi.. Benimde üzerimden bir yük kalktı diyebilirim..  
Bloguma ve blog arkadaşlarıma daha çok vakit ayırabilirim artık :))

Bir kaç aydır Youtube da bazı örgü kanallarının hep Çin ya da Japonlar tarafından ele geçirildiğini görüyorum buna teknik olarak ne dendiğini bilmiyorum hackleme de olabilir.. 
Youtube de bir kanal açmadığıma seviniyorum yazık o kadar emek veriliyor bir anda kötülerin eline geçmesi çok kötü bir şey.. 
Hedeflerini bilemem hepsi de siyasi yayınlar yapıyorlar. Anlayanlar var mı 😎  
🌹🌹🌹


Beni çok etkileyen bir sahabi efendimizi HABÎB b. ZEYD'den kısaca da olsa bahsetmek istedim umarım okursunuz..

...
Medineli ilk müslümanlardan olup babası Zeyd b. Âsım ve savaşlarda gösterdiği yiğitlikle tanınan annesi Ümmü Umâre de (Nesîbe bint-i Kâ’b,) sahâbîdir. Babası, annesi ve kardeşi Abdullah ile birlikte İkinci Akabe Biatı’nda bulundu. Başta Uhud ve Hendek olmak üzere bütün gazvelere katıldı.

Hz. Peygamber vefatına yakın günlerde Habîb’i Müseylimetülkezzâb’a elçi olarak gönderdi. Müseylime ondan Resûl-i Ekrem’in peygamberliğini kabul edip etmediğini öğrenmek istedi. Habîb kabul ettiğini söyleyince, “Benim peygamberliğime de inanıyor musun?” diye sordu. 
Bunun üzerine Habîb sağır olduğunu ve ne dediğini anlamadığını söyledi. Müseylime sorusunu birkaç defa tekrar edip de Habîb’den hep aynı cevabı aldığı için onu organlarını tek tek keserek öldürdü.

Bazı rivayetlere göre ise Habîb ve Abdullah b. Vehb el-Eslemî, Hz. Peygamber’in Vedâ haccından sonra vergi toplamak ve İslâm’ı tebliğ etmek amacıyla Umman’a gönderdiği Amr b. Âs ile birlikte bulunuyorlardı. 

Resûl-i Ekrem’in vefatı üzerine Medine’ye dönerken Müseylime ile karşılaştılar. Diğerleri kaçıp kurtulurken Müseylime, Abdullah b. Vehb ile Habîb b. Zeyd’i esir aldı. 
Abdullah onun peygamberliğini kabul eder görünerek canını kurtardı; Habîb ise buna yanaşmadığı için şehid edildi. 
Hz. Ebû Bekir devrinde Hâlid b. Velîd kumandasında Müseylime üzerine gönderilen İslâm ordusunda Habîb’in annesi Ümmü Umâre ile kardeşi Abdullah da yer aldı. Yemâme Savaşı’nda on bir yerinden yaralanan Ümmü Umâre bir elini de kaybetti. Ancak oğlu Abdullah, Vahşî b. Harb ile birlikte Müseylime’yi öldürdü.

BİBLİYOGRAFYA
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, IV, 316.
İbn Abdülber, el-İstîʿâb, I, 328.
İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 443.
a.mlf., el-Kâmil, II, 352.
Zehebî, Tecrîdü esmâʾi’ṣ-ṣaḥâbe, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), I, 118.
İbn Hacer, el-İṣâbe, I, 306-307; II, 382; IV, 479.
İsmail L. Çakan, “Abdullah b. Zeyd b. Âsım”, DİA, I, 143.

Ümmü Hallad’ın, kimdir bilir misiniz?


 Ümmü Hallad’ın, kimdir bilir misiniz? Kıyamete kadar ümmeti Muhammed'e örnek bir sahabe annemiz.. Beni çok etkilemiştir paylaşmak istedim..


- Kurayza gününde ensardan bir kişi öldürüldü. İsmi Hallad idi.

Annesine

“Ey Hallad’ın annesi! Oğlun öldürüldü!” dediler. Kadın yüzünü kapatarak geldi. Tüm hüzünlerine yürek yangınlarına rağmen yüzündeki örtü bile yerinde duruyor kendini paralamıyordu..

Kadına

“Hallad ölmüştür, sen ise yüzünü kapatıyorsun?” dediler.

Kadın cevap olarak

“Ben Hallad’ı kaybetmiş isem, hayamı da kaybetmedim ya!” dedi.

Bu hadise Hz. Peygamber’e söylenildiğinde

“Dikkat ediniz! Hallad’ın ecri, iki şehidin ecridir” buyurdu.

“Ey Allah’ın Rasûlü! Bu niçindir?” dediler. Hz. Peygamber

“Çünkü onu ehl-i kitab öldürdü” diye cevap verdi.[1]


🌸🌸🌸🌸🌸🌸

 Kaynak

[1] Kenz, II/157 (İbn Sa’d, Muhammed b. Sabit b. Kays b. Şemmas’dan).

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/140.