Rızık yağmur gibidir herkesin üstüne yağar. Bazıları şemsiye ile gezer

Bir sufi şöyle demiştir. "Rızık yağmur gibidir herkesin üstüne yağar. Bazıları şemsiye ile gezer." Bu sözün derin manası şudur: 

"Sen kalbini açmazsan yağmur da sana değmez ama açarsan o rahmet seni baştan ayağa temizler."

İbn Arabi'nin anlayışında rızkın hakikati verilene değil verene yönelmektir. Kim Allah'a yönelirse dünyası dar olsa bile kalbi geniştir. Ve kim sadece dünyaya yönelirse her şeye sahip olsa bile içinde açlık vardır. 

İşte bu yüzden vakıa suresi sadece fakirlikten kurtulma duası değil kalbinin bereketini fark etme yoludur. Ve o bereket bir kez açıldığında artık hiç bir yoksulluk seni bulmaz.


Oğluşumu evlendirdim :)

 Herkese merhabalar 

Geçtiğimiz hafta küçük oğlumun nikahı vardı. Rabbim cümlemizin evlatlarına da benim evladıma da iki cihan saadeti nasip eylesin. 

Severek evlendiler Rabbim sevgilerini daim eylesin.. Evleneceklere de kolaylıklar ihsan eylesin . O kadar zor bir dönemden geçiyoruz ki hemen her şeyin maddeleştiği bir dönemde gençlerin evlilik kararı almaları kolay değil. Bizler de onlara nasıl yardımcı olabilir diye çıktığımız yolda inanın çok zorlandık. 

Makas kesmez para ! Kapı açılmaz Para ! Gak para guk para! Bu gençler niye evlenmiyor insan başına gelince daha iyi anlıyor..

Belimiz büküldü diyebilirim her şey ateş pahası gr altın uçtu gidiyor. Gelinimin boynuna bir şeyler takamadım çok içim yandı alamadığım için hakikaten içim ağlıyor kalbim sızlıyor ona istediğim takıyı alamadım diye bu duygular bende varsa oğlumda da gelinimde de vardır onları hissediyor da olabilirim.. Evleri tamir edildi kira dertleri olmayacak ama inşaata girildi parke pimapen derken çok masraf yapıldı.. Beş tane bilezik takabildik siz düşünün başka ben ne alabilirdim ki şu pahalılıkta..

Nikahtan bir gün öncesi eski bir talebem nikaha gelemeyeceği için takacağı parayı zarfın içersin de bana getirdi. Bendeki hüznümü aldı benim gözyaşlarıma ortak oldu. Allah ondan razı olsun kapımı açan bir akraba yok neden? Çünkü miras hakkımızı istedik gerek anne tarafından gerek baba tarafından gerekse rahmetli eşimin tarafından hepsiyle miras mahkemeliğiz.. 

Bırakın miras yemeyi miras bizi yiyor avukat masrafları yok efendim vergi borçları falan filan.. İnsan yetim olunca böyle oluyormuş demek diye çok ağladım.. Eşimin tarafından sadece görümcemin iki çocuğu geldi o kadar kendi kardeşlerimden sadece bir tane geldi ve annem.. 

Ertesi günü Rabbim benim gözyaşlarıma öyle arkadaşlarımı eski talebelerimi gönderdi ki  kız tarafından fazlaydık ve herkes elinden geldiğince alkışlarıyla destek oldular. Onları yanımda hissetmem hiç bir hazine ile ölçülemezdi. Hepsine yürekten dua ettim. Allah hepsinden hoşnud ve razı olsun..  

Maddiyat bir şekilde aşılır önemli olan insanlık, sevgi, dostluk, komşuluk, iman merhamet Allah bu kavramları bizlerde daim eylesin.. 

İçimi yazarak rahatlatmak istedim günlük olarak kayıt olduğu için ileride okuyup bu günleri yad edeceğim inşallah Allah hayırlı ömür verirse tabiii  ℰ⍲‿⍲ℰ

Allaha emanet olalım inşallah görüşmek dileğiyle..

Arşın gölgesinde gölgelenecek 7 sınıf insan


Arşın gölgesinde gölgelenecek 7 sınıf insan

1. 

Adil yönetici: Hükmünü adaletle icra eden idarecidir.

2. 

Allah’a ibadetle büyüyen genç: Rabbine kulluk ederek yetişen ve bu ibadetleri yerine getiren bir gençtir.

3. 

Kalbi cami ve mescitlere bağlı kimse: Gönlü ve zihni camilere bağlı olan, ibadet için oraya giden kişidir.

4. 

Allah için birbirini seven iki kişi: Birbirlerini sadece Allah rızası için seven, bu sevgi uğruna buluşup ayrılan kişilerdir.

5. 

Zinaya davet edildiğinde “Ben Allah’tan korkarım” diyen kişi: Makam ve güzellik sahibi bir kadının cinsel davetine karşı "Allah'tan korkarım" diyerek reddeden kişidir.

6. 

Gizli sadaka veren kişi: Sağ elinin verdiğini sol elinin bilmeyeceği kadar gizli bir şekilde Allah rızası için sadaka veren kişidir.

7. 

Allah için gözyaşı döken kişi: Tenha bir köşede tek başına Allah’ı zikrederken O'ndan korkarak gözyaşı döken kişidir.

Örgü Çocuk Tokası

 

Yine torunum için yaptığım küçük bir çalışma örgü toka kolay ve bir kaç saate hemen bittiği içinde sıkılmadan keyifle örülebiliyor..

Gördüğünüz gibi çok kolay aşağıda ki youtube kanalını paylaştım sizlerde yapmak isterseniz diye kolaylıklar diliyorum :))

Bir gün gelir, 
Açmaz dediğin çiçekler açar. 
Gitmez dediğin dertler gider. 
Bitmez dediğin zaman geçer. 
Hayat öyle bir sır ki; 
Önce şükür, Sonra sabır, 
Sonra da inanmak gerek. 
«Hz.Mevlana ( ks) »

HADİS-İ ŞERİF 
"Sizden birine gam veya keder isabet ettiğinde şöyle desin: 
"Allah, Allahû Rabbî, lâ üşriku bihî şey'en."
 (Allah, Allah Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi ortak koşmam.)" 
[Ramuz el e-hadis, 31. sayfa/ 6.Hadis]

Sumud Filosu Aktivistleri hoşgeldiniz dualarımız sizlerleydi.. Ve Bebek yeleğim

 

Herkese merhabalar 
Torunuma bir yelek ördüm hatta bir tane de yeni doğan için küçük yaptım onu da oyuncak  bebeğine istediği için mecbur kaldım ona hediye etmeye :))


Buyuk tombul bir bebeği var ona hediye olarak aldı. Ben tekrar yeni projelere doğru hayırlısıyla yelkenleri açıyorum.. 
Yelken derken hepimizin yüreği kalbi Sumud filosundaydı. 
Şükürler olsun bugün İstanbul Hava Limanına iniş yaptılar. 
Neler yaşadıklarını yakından takip ediyorum ve dua ediyorum. 
Rabbim tüm dünyanın israilin üzerine savaş gemilerini göndersin..diye amiiin amiiin..
Onların yani Sumud Filosundaki Gazze de ki kardeşlerimizin gözyaşları bizimde gözyaşlarımız.
Ve
Beddua etmeden yapamıyorum. 
Burada yazmadığıma bakmayın her nefesimde İsraile beddua ediyorum.. 
Allah kabul eylesin inşallah amiin..

Kastamonu ve Trabzon'da vatandaşlar da tekneleriyle sulara açılmışlar Sumud Filosu'na ve yeni filolara destek vermek için :) Biz de onlarla yatıp kalkıyoruz. Aynı şekilde Doğu Türkistan'a da dua ediyoruz Rabbim ya ve yardımcıları olsun..
  

Aktivistler gözaltındayken yaşadıklarını anlattı.(Netten alıntıdır.)

Küresel Sumud Filosu’ndaki Ersin Çelik şöyle konuştu:

“(İsrailliler) Greta’ya (Thunberg) çok ağır işkenceler yaptılar gözlerimizin önünde. Greta’ya zulmettiler, küçücük çocuk daha Greta. Onu süründürdüler, İsrail bayrağını öptürdüler. Naziler ne yaptıysa aynısını yaptılar.”

İkbal Gürpınar’sa İtalyan milletvekilleriyle aynı koğuşta kaldığını söyledi ve devam etti:

“Bir gecede odası bir inanın üç-dört kere değiştirilir mi? Geliyorlar, o koğuştan o koğuşa, o koğuştan o koğuşa ve hayvan gibi sesler çıkarıyorlar. Özellikle İsrailli kadın askerler, erkeklerden çok daha zalimlerdi. Bize olmadık şeyler yaptılar. Köpek muamelesi yaptılar. Ağlamamızı istediler ama hiç ağlamadık, bilakis güldük. Şarkılar söyledik, ilahiler okuduk. Onlar şoka girdi, ‘Bunlar nasıl hala böyle mutlu olabiliyorlar?’ diye. Bizi aç bıraktılar. 14 kişilik odaya bir tabak bir şey veriyorlar, bir kaşık düşmez, öyle diyeyim ve sıfır kalorili şeyler.

Allah’ıma şükürler olsun, Rabbim karnımızı acıktırtmadı. Çok susamadıkça da su içmedik çünkü su tuvaletteki suydu. Tuvalet musluğundan akan suyla susuzluğumuzu gidermeye çalıştık. Yalvarmamıza rağmen su vermediler. İlaçlarımızın hepsini aldılar. Gözümüzün içine baka baka çöpe attılar. Her şeyimizi çaldılar. Askerler kendi çantalarına notebookları, telefonları koydu, powerbankleri çaldı. Adamların varoluş sebebi o, hırsızlık. Vatanlarını çaldılar onların (Filistinlilerin).

İtalyan milletvekili, ‘Siz çok nankörsünüz. Tarihinize bakarsanız geçmişte sizi biz koruduk. Gidince gerçek yüzünüzü herkese anlatacağım. dedi. Herkes bilenmiş vaziyette. Herkes memleketine döndüğü andan itibaren İsrail antipropagandası yapacak inşallah.”

Aktivist Zeynep Dilek Tekocak da İsrail’in 72 milletin olduğu bir yerde bu kadar histeri nöbeti geçirmesini beklemediklerini söyledi:

“Soykırım Bakanı Itamar Ben-Gvir’in konuşmasında protestodan sonra şiddetin dozunu artırdılar zaten. Biz slogan attık, konuşturmadık onu çok fazla. Bayağı sinirlendi, açık söyleyeyim. Kendi askerlerinin çocuklarının onların yolunu gözlediğini falan söyledi. Ama çok da konuşturmadık. Buna çok öfkelendi, sinirlendi anladığımız kadarıyla çünkü ondan sonraki süreçte psikolojik baskı daha fazla yapmaya çalıştılar.

Öncesinde toplama alanı vardı. O toplama alanında diğer gemilerdeki hanımların olduğu yerde bir araya geldik. Ondan sonra bizi yeni yapılan hapishaneye götürdüler. Götürürken bize, ‘Sizi zaten Gazze’ye götürüyoruz. Gazze’ye çok yakın bir yere götürüyoruz.’ dediler. Dalga geçtiler yani akıllarınca. Ama şunu hesap edemediler bir türlü: 72 milletten insan vardı. Birçok milletvekili, sendika başkanları, aktivistler, avukatlar, her meslek grubundan insan vardı. Aynı koğuşta kaldığımız zaman onların söylediği tek şey, ‘Ülkelerimize gittiğimiz zaman İsrail’in gerçek yüzünü anlatacağız.’ Bunu belki Türkiye olarak biliyorduk ama Avrupa’da çok farklı tanınıyorlardı. Bundan sonra İsrail’in bütün imajı yerle bir oldu. İsrail, kendi sonunun başlangıcını histeri nöbetleriyle getirdi.”

‘Tepkimizi gösterince şiddetlerini daha çok artırdılar’

Aktivist Osman Çetinkaya şöyle konuştu:

“Limanlara çektikten sonra baskı şeklinde, ellerimizi kelepçeleyerek bizi sözde kendilerince aşağılayabileceklerini sandılar. Biz tepkimizi gösterince şiddetlerini daha çok artırdılar. Daha sonra bizi toplama kampına alıp cezaevine gönderdiler. En önemlisi bizim kişisel eşyalarımızı bir nevi çaldılar, bizden aldılar.

Biz elimizden geldiğince tepkilerimizi, onlardan korkmadığımızı gösterdik ve bunu hissettirdiğimizi düşünüyorum. Onların da gözlerinden zaten okunuyordu.”

‘Çıplak arama yapıldı’

Aktivistlerden Ayçin Kantoğlu şunları dedi:

“Yapılması gerekeni yaptık ve geldik. Korkmuyoruz onlardan. Son derece ahlaksızca işler yaptılar. Bizi yani kadın mahkumları koydukları yere büyük bir bez pankart hazırlatmışlar. Üzerine Gazze’nin son halini bastırmışlar. ‘Gazze’ye hoş geldiniz’ yazmışlar, bu kadar ahlaksızca bir işti. Adeta suçlarını üzerlerinde taşıyorlar.

Biri bana, nereden geldiğimizi ve nerede olduğumuzu sordu, Muğla’dan geldiğimi söyledim. ‘Şimdi nerede olduğunu biliyor musun?’ dedi. ‘Beni kaçıran sensin. Dolayısıyla nerede olduğumu senin söylemen lazım, neredeyiz?’ dedim. ‘İsrail’desin, artık Gazze Mazze yok farkında mısın?’ dedi. Ben de şöyle bir müstehzi (alaycı) ona güldüm.

Bizi bir kafese kapatmışlardı. Gerçekten bir hayvan, bir köpek kafesiydi, kadınlar hep beraber orada duruyorduk. Ben-Gvir yanımıza gazetecilerle geldi ve beyanat vermeye çalıştı. Anlayabildiğim kadarıyla ‘Bunlar Kudüs’ün çocuklarına acımıyor’ vesaire dedi. Biz, Ben-Gvir’i ‘O koca çeneni kapat soykırımcı pislik’ diyerek protesto ettik. O, hapishane koşullarımızı daha çetrefilli hale getiren bir slogandı. Hiç pişman değilim o sloganı attığımız için. Bence doğrusunu yaptık. Beş kişilik hücrelerde 15 kişi kaldık. Duvarlarda kanla yazılmış yazılar vardı, hepsini okuduk. Annelerin, hücrelerin duvarlarına evlatlarının ismini yazdığını gördük. Aslında Filistinlilerin yaşamış olduğu şeyleri bir nebze olsun yaşamış olduk. Temiz su vermediler, tuvaletlerden su içmemizi söylediler, 40 saate yakın yemek almadık.

Kantoğlu, İsrail askerlerinin kendileriyle birlikte alıkonulan iklim aktivisti Greta Thunberg’e vurduğunu görenlerin olduğunu, Thunberg’in elleri arkadan İsrail bayrağıyla bağlanarak yürütüldüğünü aktardı:

“Çıplak arama da yapıldı, her şeyi çıkardılar. Hemen hemen her kontrol noktasında defalarca arandık. Ağzımızın içine, dişlerimizin arasına baktılar. Bize terörist muamelesi yapmaya çalıştılar ama bizler suçlu olmadığımızı her seferinde onların yüzlerine haykırdık. Bizlerin suçlu olmadığını, herhangi bir yasayı çiğnemediğimizi, aksine yasayı çiğneyen tarafın onlar olduğunu, bizi kaçırdıklarını yüzlerine söyledik. Eğer arzu ettikleri bizi sindirmekse o konuda başarılı olamadılar. Son ana kadar sloganları kesmedik. Bizi attıkları yerin yüksek korunaklı bir cezaevi olduğu söyleniyor. Orayı da sloganlarla inlettik.”

Aşağıdaki videodan faydalanarak yelekleri yaptım sizlerde faydalanabilirsiniz.. 

Barbaroslar Dizisi ve Özeleştirim


Tarih okumalarını her zaman çok severim ve hayatıma anlam katar. Düşünüyorum da acaba sizlerde benimle aynı fikirde misiniz? 

Tarih dizileri her ne kadar kurgu olsa da insanı gerçeği öğrenmeye doğru bir merak uyandırıyor. Her ne izliyorsam yarışma ya da dizi olsun cep telefonu elimde bir ön araştırma mutlaka yaparım. Talha Uğurluel'in programlarına da bakarım izlediklerim ne kadar doğru diye :)

Bir Rum anne ve Selanikli bir babadan tarihe yön veren dört tane mücahid doğuyor. İshak, Oruç, Hızır ve İlyas.. Yanlış anlamayın Rum veya Selanikli diye küçümsemiyorum ama din mücahilerinden bir silsile olmamasına rağmen nasıl böyle bir başarı elde etmişler ve dinimizi ne kadar biliyorlardı bizler ihtisas yapıyoruz yine de olmuyor!

Kendimi sorgulamadan edemiyorum. Ben dini eğitim verirken tarihi gerçekleri de talebelerimize anlatırım ama bakışlarda o mücahide enerjisi yok.. Tarihe baktığımızda her zaman maddi sıkıntılar olmuştur ama hiç bir zaman dini ve manevi değerlerin önüne geçmedi.. 
Dini milli ve manevi değerlerin önemi fark edilmedikçe ne kadar öğrensek ve öğretsek de değişen bir şeyler yok..

Onlar zamanın reisleri oldular ölümden korkmadılar takdiri ilahi diyorum müdahale edemediğim ve anlayamadım durumlara.. Bir davaları vardı ve Allah, hak olan davalarına yardım etti. Yani seferden sorumluydular zaferden değil. Bunun bilincinde oldukları için zafer kazandılar.. Ya şehid Ya Gazii!  

Nasıl reis yetiştirilir onlara sormak isterdim.. Bizler reisler değil baltaya sap bile yetiştiremiyoruz.. En iyi okullara da gitseler çocuklarımızı maalesef milli ve manevi değerlerinden habersizler..

Aile yapısı bozuldu daha doğrusu insan bozuldu ortada görünen kalabalıklara bakmayın dışı insan içi ne olduğu belli değil! Mevlana hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
-Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir:
-Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.

Bizde de bir trafiğe çık. Ne canavarlar çıkıyor ortaya...
Neyse lafı çok uzattım galiba :)
Rabbim hayırlı olan dualarımız kabul eylesin..

Cumanın hayrı ve bereketi üzerlerimize olsun... 
Hayırlı cumalar  

 

Yavrularımızın kulağına kötü sinekler kaçmış diyebilir miyiz?

 

Herkese merhabalar 

Birkaç gündür küçük çocuklarda suç işleme oranının arttığını görüyoruz. Marketleri, çöpü ateşe verme teşebbüsleri var. Sanki internette ya da oyunlarda bunları tetikleyen birileri varmış gibi geliyor bana yaptıklarının bir oyun ve eğlence olduğunu sanıyorlar gerçeklikten bu kadar kopmuş çocuklarımız ve ebeveynleri... Allah muhafaza buyursun yavrularımızın kulağına kötü sinekler kaçmış diyebilir miyiz ne dersiniz?

Bunlardan daha vahim diyebileceğim 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu babasından şiddet görmüş video çekiyor. Konuşması tane tane gayet anlaşılır ve babasını şikayet ediyor. 

Gece 23:45 de komşuya gitmek istemiş makyaj yapmış parfüm sıkınca babası gelmiş kızmış dövmüş bir saat devamlı dövmüş miş muş yani.. Demezler mi sana gece 12 de komşuda ne işin var. Makyajlı ve parfümlü olarak.. (Kesinlikle babayı haklı görmüyorum) 

(Bizim Türk gençliğinde bu kadar makyaj ve estetik düşkünü olmalarının da önüne geçilmesi lazım bu da ayrı bir konu. Bir yaş sınırı koyulması gerekmez mi?)

Ben olsaydım demek kolay ama yinede fikrimi beyan etmek adına, komşuyu, babayı ve kız çocuğuna da incelemeye alırdım. Bu ailenin evde kuralları yok mu? Bu çocuk bu yaşa gelmiş komşuyla arkadaşlarıyla anne-babayla diyalog nasıl kurulur hiç mi görmedi ? Aile eğitimi edep ve görgü kurallarının önemi böyle acı tecrübe edilmemeli.. 

Gençlere verecekleri kararların sonuçlarını ailelerin veya yetkili merci her kim olursa olsun öğretmesi lazım.. İlla bu cocugu uyuşturucuya fuhuşa kurban verdikten sonra mı uyanacağız yaptırımlar uygulayacağız.. Ben iki üç kere dayak yediğimi hatırlıyorum ve kimseye diyemedim ailemi kimseye anlatmadım mahremiyet vardı.. 

Bu çocuklar mahremiyet duygusu bilmiyorlar dijital dünya içimizden geçti bizi paramparça etti bitirdi. Kazanılacak bir davamız olmalı! Önce ailelerin kaliteli bir eğitimden geçmek adına seferberlik ilan edilmesi lazım..Tüm okullarda eğitici annelik babalık veya aile evlat ilişkilerini düzenleyen kurslar verilmesi lazım.. Tabi bana göre demek kolay ama geç bile kalındı diyebilirim... 

Ne zaman toparlanacağız bilmiyorum.. Her şey aslına rücû eder diye bir ümit ile duaya devam.. Allah hayırlı olan dualarımızı kabul eylesin amin amin amin. 

 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı