Rabbine sığınan kimse yarı yolda kalmaz..


İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki: 

Halîfe Ömer “radıyallahü anh” şehîd olunca, Abdüllah ibni Ömer, Sahâbe-i kirâma dedi ki: 
"İlmin onda dokuzu, Ömer “radıyallahü anh” ile berâber öldü!". 

Ba’zılarının bu sözü anlamıyarak durakladıklarını görünce, 
"İlmden maksadım, Allahü teâlâyı bilmekdir. Abdest ve guslün bilgileri değildir" buyuruyor.

Buhâriyyi şerîfde, Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” diyor ki, 

"Biz, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, EbûBekr gibi kimseyi bilmezdik. Ondan sonra Ömeri, Ondan sonra da Osmânı “radıyallahü anhüm” bilirdik. Onlardan sonra kimseyi kimseden üstün tutmazdık."

Ebû Dâvüdün bildirdiğine göre, yine Abdüllah ibni Ömer diyor ki, 
"Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında bizler en üstün Ebû Bekrdir, sonra Ömer, sonra Osmândır “radıyallahü anhüm” derdik." buyuruyor..

kaynak: Siyer/İslam Tarihi/Ashabı Kiram/sa:8 

Bir deprem daha geçti umarım..

 


Sözlerin bittiği gözyaşlarının aktığı bir deprem daha geldi geçti umarım.. Bizler belki daha rahatız ama çocuklar hâlâ tedirgin korku dolu kalpleri.. Uykuları düzene girmedi bi türlü :(

Benim gibi bir çok kişinin de kalbinden geçtiğine eminim bizler bir kaç gün gergin yaşadık. Soykırıma maruz kalan insanlar ne kadar zor durumda..  Onlar bu zulme nasıl dayanıyorlar Allah yar ve yardımcıları olsun.. 

Bizlerin hali içler acısı 1999 depremini de İstanbul'da birebir yaşayanlardanım. Benim o zaman ki deprem anımda ki tepkim ile şimdiki tepkim de aynı değil.. O zaman korkudan salavat çektiğimi, Peygamber efendimiz sav ismiyle çağırdığımı hatırlıyorum. Eşim çocukları toparlayamamıştı deprem bitene kadar nasibimizde yaşamak varmış elhamdülillah ama eşim bu depremi göremedi 2021 yılında vefat etti. Allah rahmet eylesin. 

Bu depremde ise oğlum üzerime kapanıyor anne bazanın önüne uzan diyerek bana siper olmaya çalışıyor. 1998 doğumlu depremde bir yaşındaydı. Her daim dualarımız yavrularımızla Allah onları başımızdan eksik etmesin.. Amiiin.. 

Diğer iki oğlumda dışardaydı Anadolu yakasında ve araçta seyir halindeyken depremi duymamışlar ama ailelerinin derdine telaşına düştüler.  Bu kadar yoğun bir nüfus yoktu 17 agustosda, millet köyüne gitmişti ama bu depremde her renkten her dilden yabancı insanlarla parkta gözyaşları içindeydik. Birbiriyle konuşan değil telefonlar kulaklarımızda sevdiklerimize ulaşmaya çalışan ama en yakınından bile haberi olmayan bireylerdik.. Komşuları bile tanımıyorum ve üç yıl bitti bu evdeyim..  

Acınacak halimiz var..

Evimin karşısında ki bina ortasından kırılmış yerlere sıvalar döküldü ve hâlâ içinde kiracılar yaşıyor..

Allah muhafaza bile bile intihar demek bu.. Dinen hasarlı eski binaya girmek de caiz değil! Bunu da hemen belirteyim.

Rabbim merhamet etti ya bi on saniye daha sürseydi 6.2 helak olmuştuk. Hem fay hattındaki enerji boşaldı hem de bizlere tekrar bir hayat daha bahşetti. Elhamdülillah.. 

 ALLAH'ım! Kalbimizi sevginle aşk ve muhabbetinle süsle.

Alnımızı ruhumuzu secde ile nurlandır. Ömrümüzü Kur'an ile güzelleştir ve bereketlendir."

Huzur dolu sağlık sıhhatli imanlı rengarenk bir ömür dilerim ama içinde karanlık olmasın!

Amin Ecmain 🤲🕋🌹☝️

Demek kitap varsa sen alimsin, kitap yoksa sende hiçbir şey yok


İmam Gazzâlî bir yerden bir yere seyahat ederken yedi deve kitaplarını taşırdı. Bir seyahat esnasında eşkıyalar yol kestiler bütün develeri aldılar. 
Dedim ki "Reisinizle görüşeceğim" 
Onlarda beni götürdüler:
"Bende mücevherat para altın maltın yok. Benimki kitap, ilim ehlinde başka bir şey olmaz işinize yaramaz benim develerimi verin."
Eşkıyaların reisi:
"Eee sen kimsin mesleğin ne?"
"Ben alimim."
"Sen nasıl alimsin ki develer gidince hiçbir şey kalmıyor sende.. Alim olan develerin peşinde olur mu? Demek kitap varsa sen alimsin, kitap yoksa sende hiçbir şey yok."
Gazali diyor ki 
"Şimşek gibi vurdu bu beni ve ondan sonra kitapları açmanın ilmini öğrenmeye çalıştım meğerse ilm-i ledün imiş. 

Bizler ilim öğretmeye çalışırken tüm vaktimiz talebelere ayırıyoruz. Bize kalan zamanlarımız çok kısıtlı ev işleri ve ailemizle meşgul olabiliyoruz. Bu arada kendi ilmimizi kemale erdirmek için bir çabaya girmek hayli zor hatta imkansız hale geliyor diyebilirim..

Cuma sûresi 5 ayette meâlen şöyle buyurulur: "Tevrat’la yükümlü tutulup da onun hakkını vermeyenlerin durumu, koca koca kitaplar taşıyan merkebin durumuna benzer. Allah’ın âyetlerini yalan sayan kavmin misali ne kötü! Allah zalimler topluluğunu doğru yola çıkarmaz."
Kitaplıklarımız kitap dolu hatta pdf olarak bilgisayar ve telefonlarımızda da ilim yüklü.. Ya biz ne kadarını bilip de hayatımıza geçirebiliyoruz..

Her Mülüman, Kur'an ilimlerini ve ahkamını öğrenmek, unutmamak için amel etme titizliği göstermek zorundadır. Unutmamak gerekir ki Kur'an'ın içinde tüm ilimler vardır. Bugün Nasa da Kur'an olduğu herkesce bilinen bir gerçek.. Bizde ise insanlar düşmüşler havas ilmine aman Ya Rabbi! Nasıl sihirden büyüden korunurum.. Kardeşim kendi gafletini bir görebilse fitne ile paraları cukka edenlerin elinde birer oyuncak haline gelmişsiniz.. Milletin işi gücü yok size büyü yapacak gülüyorum hallerine =))
 
Görünen ve görünmeyen alemleri hayran seyran eyle. Rabbini şükür ve tefekkür ile zikreyle ve sana verdiği imtihanları haram ve helal dairesini ihlal etmeden güzelce geçmeye çalış ve insanlara ilim ve hâl diliyle cihad eyle.. Ne o hemen hoca hoca gezip veryansın edip de sihir büyü gibi yollara başvurarak kendini de cebini de rezil rüsvay ediyorsun!

Sabır ve edep bizi bu hallere düşmekten korur. Başımıza gelenlere sabırla çareler arayıp kurtuluşa giden yolda edebimizden da ayrılmazsak işte o zaman kazananlardan olacağız. Ne mi kazanacağız? Hem dünya hem ahiret dostlarımızı kazanacağız. En büyük dost ise Allah'tır. 
O'nun rızasını kazanacağız. 
Bizi her daim dostluğundan ayırmasın. Amiiin amiiin.. 



Arıya ilk kez bal yap emri Ramazan Bayramı ilk gününde olmuştur

 

🐝 🐝🐝🐝🐝


Rivayet olunduki; 

ALLAH CC 

arıya ilk kez

 "bal yap", emrini vermesi

Ramazan-ı şerif Bayramının ilk gününde 

olmuştur.


 🐝 Arının, ilk olarak emir alıp, bal yapması,

 Bayram gününe tevakuf ettiği için, bu güzel Bayram günlerinde tatlıların yenilip 

ikrâm edilmesi,

 güzel bir adet olmuştur.

Peygamberimiz Sallallahu ve Sellem buyuruyorki; 


" المؤمن حلوة يحب الحﻻوة "


"Mü'min tatlıdır,

 tatlılığıda sever".

  

- Büyüklerimiz

 buyuruyorki;

" Bir Mü'min ne kadar yemek 

yesede, tatlı için midesinde yer bırakır"...


Ruhul beyan tefsiri

╭🌹╮

┊ ┊ ┊

┊ ┊ ✾

┊ ✾