Zamanla neler öğreniyor insan,

:

• Dünyanın cennet olmadığını,

• Herkesi ikna edemeyeceğini,

• Tek başına yol almayı,

• Büyük sözler etmemeyi,

• Başkalarını kınamamayı,

• Her şeye yorum yapmamayı,

• Herkesle yola çıkmamayı,

• Herkesi memnun etmemeyi,

• Daha çok tahammül etmeyi,

• Kalabalıkların değil, hakikatin peşinden gitmeyi,

• Ve en çok da:

.." Sadece Allah’tan istemeyi"

(✿◠‿◠)


Bir hadis-i şerifte, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: ... 

"Küçük bir çocuk iken ben dedem Abdülmuttalib'i kaybetmiştim. Açlıktan nerdeyse ölecek vazıyete geldim. Nihayet Allah beni ona kavuşturdu". Bu hadisi, Dahhâk nakletmiş ve Abdulmuttalib'in, Kâ'be'nin örtüsüne yapışarak şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"Ya Rabbi çocuğum Muhammed'i Bana geri ver. Ne olur onu bana geri ver ve bana lütufta bulun."
Abdülbuttalib bu beyti-duayı tekrar ederken, devesine binmiş ve kucağında da Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğu halde, Ebû Cehil gelir ve şöyle der:

"Senin bu oğlundan neler gördüğümüzü sen bilemezsin?" dedi. Bunun üzerine Abdulmuttalib,

"Bu da niçin?" deyince, Ebû Cehil şöyle dedi:

"Ben devemi çöktürdüm, onu terkime bindirdim, ama devem bir türlü kalkmadı. Ancak onu kucağıma alınca kalktı. Böylece bu deve adeta, "Ey ahmak adam, imâm (lider) budur. Öyle ise, daha nasıl muktedinin (uyanın) arkasında durabilir" dedi."

İşte bu cümleden olarak İbn Abbas (radıyallahü anh) da, Cenâb-ı Hakk'ın, Hazret-i Musa (aleyhisselâm)'yı düşmanının elinde koruyup muhafaza ettirdiğinde, Musa (aleyhisselâm)'ya yaptığı gibi, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i de dedesine, düşmanının eliyle getirmiştir.

Fareddîn Râzî Tefsirinden 

Acısız tada, risksiz başarıya ulasilmaz

 


İmam-ı rabbani hazretleri der ki ;

TAD  ACIDADIR!..

Acının, acılığını unutup oradan tada ulaşabilmek.

 Acısız Tada 

 Risksiz başarıya 

 Sıkıntısız feraha ulaşmak           

 Mümkün değildir.

Koyun derisi tabakhanede tabaklanıyor dönüşümle tertemiz  yumuşak bir halıya dönüşüyor ..


Mesnevide geçer  

Mevlânâ der ki ;


Birisi gelip toprağı çapalamaya başladı. Orada bulunan ahmağın biri de dayanamayıp söylenmeye başladı. 

Burayı ne diye çapalıyorsun. Buradaki toprağı kazıp ne diye darmadağın ediyorsun!..

 Çiftçi ona şöyle cevap verdi.

 Yürü git kendi işini benimle de uğraşma. 


"SEN YAPILMAYI  YIKILMADA GÖR... YIKILMADAN YAPILMA OLMAZ!... 

Toprak darmadağın edilip çapalanmasaydı güller nasıl biterdi. 🌹🌹🌹


Yaralar önce neşterle deşelenir ,sonra iyileşir .

❤‍🩹❤‍🩹


Marangozunda kasabında terzinin de yapmaktan evvel  işi kesmek parçalamak değil midir.

Toprak kazılır buğday yetişsin diye..

Buğday öğütülsün un olsun diye.

Un  yoğrulur fırında pişirilir ekmek olsun diye .

Ekmegi yer insan ibadete kuvvet olsun diye .

Zorluklar dertle acılar, insana verilir ki

İNSANİ KÂMİLE ULAŞSIN DİYE....

Rabbine sığınan kimse yarı yolda kalmaz..


İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki: 

Halîfe Ömer “radıyallahü anh” şehîd olunca, Abdüllah ibni Ömer, Sahâbe-i kirâma dedi ki: 
"İlmin onda dokuzu, Ömer “radıyallahü anh” ile berâber öldü!". 

Ba’zılarının bu sözü anlamıyarak durakladıklarını görünce, 
"İlmden maksadım, Allahü teâlâyı bilmekdir. Abdest ve guslün bilgileri değildir" buyuruyor.

Buhâriyyi şerîfde, Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” diyor ki, 

"Biz, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, EbûBekr gibi kimseyi bilmezdik. Ondan sonra Ömeri, Ondan sonra da Osmânı “radıyallahü anhüm” bilirdik. Onlardan sonra kimseyi kimseden üstün tutmazdık."

Ebû Dâvüdün bildirdiğine göre, yine Abdüllah ibni Ömer diyor ki, 
"Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında bizler en üstün Ebû Bekrdir, sonra Ömer, sonra Osmândır “radıyallahü anhüm” derdik." buyuruyor..

kaynak: Siyer/İslam Tarihi/Ashabı Kiram/sa:8 

Bir deprem daha geçti umarım..

 


Sözlerin bittiği gözyaşlarının aktığı bir deprem daha geldi geçti umarım.. Bizler belki daha rahatız ama çocuklar hâlâ tedirgin korku dolu kalpleri.. Uykuları düzene girmedi bi türlü :(

Benim gibi bir çok kişinin de kalbinden geçtiğine eminim bizler bir kaç gün gergin yaşadık. Soykırıma maruz kalan insanlar ne kadar zor durumda..  Onlar bu zulme nasıl dayanıyorlar Allah yar ve yardımcıları olsun.. 

Bizlerin hali içler acısı 1999 depremini de İstanbul'da birebir yaşayanlardanım. Benim o zaman ki deprem anımda ki tepkim ile şimdiki tepkim de aynı değil.. O zaman korkudan salavat çektiğimi, Peygamber efendimiz sav ismiyle çağırdığımı hatırlıyorum. Eşim çocukları toparlayamamıştı deprem bitene kadar nasibimizde yaşamak varmış elhamdülillah ama eşim bu depremi göremedi 2021 yılında vefat etti. Allah rahmet eylesin. 

Bu depremde ise oğlum üzerime kapanıyor anne bazanın önüne uzan diyerek bana siper olmaya çalışıyor. 1998 doğumlu depremde bir yaşındaydı. Her daim dualarımız yavrularımızla Allah onları başımızdan eksik etmesin.. Amiiin.. 

Diğer iki oğlumda dışardaydı Anadolu yakasında ve araçta seyir halindeyken depremi duymamışlar ama ailelerinin derdine telaşına düştüler.  Bu kadar yoğun bir nüfus yoktu 17 agustosda, millet köyüne gitmişti ama bu depremde her renkten her dilden yabancı insanlarla parkta gözyaşları içindeydik. Birbiriyle konuşan değil telefonlar kulaklarımızda sevdiklerimize ulaşmaya çalışan ama en yakınından bile haberi olmayan bireylerdik.. Komşuları bile tanımıyorum ve üç yıl bitti bu evdeyim..  

Acınacak halimiz var..

Evimin karşısında ki bina ortasından kırılmış yerlere sıvalar döküldü ve hâlâ içinde kiracılar yaşıyor..

Allah muhafaza bile bile intihar demek bu.. Dinen hasarlı eski binaya girmek de caiz değil! Bunu da hemen belirteyim.

Rabbim merhamet etti ya bi on saniye daha sürseydi 6.2 helak olmuştuk. Hem fay hattındaki enerji boşaldı hem de bizlere tekrar bir hayat daha bahşetti. Elhamdülillah.. 

 ALLAH'ım! Kalbimizi sevginle aşk ve muhabbetinle süsle.

Alnımızı ruhumuzu secde ile nurlandır. Ömrümüzü Kur'an ile güzelleştir ve bereketlendir."

Huzur dolu sağlık sıhhatli imanlı rengarenk bir ömür dilerim ama içinde karanlık olmasın!

Amin Ecmain 🤲🕋🌹☝️