Gönlü gâzi olana cenk bitmez


Herkese merhabalar :)

Bloglamayı ve blogumu çok sevdiğim halde yaz dönemi diye mi bilmiyorum pek fırsat bulamadım uğrayamadım garip kimsesiz kalmış mekânım..

Herkesin torunları telefonla yetinir benimkiler kapıyı aralar aralamaz bilgisayara koşuyorlar :) pabuçlarımız dama atıldı galiba z kuşağı da değiller bu miniklere ne diyecekler bakalım :)))

Hafta içi yakın arkadaşımın kursuna gidiyorum ona yardımcı oluyorum Kur'an öğretiyoruz hanımlara.. O nedenle eve yorgun geliyorum havalarda çok sıcak olunca zor bir yaz geçirdim diyebilirim..

Talebeler şimdi daha da çoğaldı ELHAMDÜLİLLAH..

Köyünden tatilden dönenler okula çocuklarını bırakınca bize uğruyorlar kursunuzdan nasıl faydalanabiliriz diye fikir alışverişinde bulunuyorlar.. Bizde onlara cesaret veriyoruz..

Öğrenmenin yaşı olmaz.. Bir kaç hadisi şeriflerin rivayetlerini ve ayetleri naklediyorum..

Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kur’an okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm)’den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir:

“Kıyamet gününde Kur’an-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya: ‘Yâ Rabbî! Kur’an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse şerefle süslenecek."

"Yine Kur’an-ı Kerîm: ‘Allah’ım! Ona şeref elbisesi giydir!’ diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an: ‘Rabb’im! Ona şeref tacı giydir!’ diye niyâz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kur’an-ı Kerîm: ‘Yâ Rabbî! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur.’ diyerek Kur’an okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak."
(Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 18; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’an 1).

* Hazret-i Âişe (ra) validemiz anlatır: 
Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Kur’ân’ı mâhir olarak (mahrecini, tecvidini, sesini, kıraatini bilerek) okuyan, şerefli, itaatkâr elçiler olan meleklerle berâberdir. Kur’ân’ı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır.” (Riyâzü’s-Sâlihîn, h.no: 991.) 

 Hal böyle olunca bir söz vardır gönlüme düştü sizinle paylaşayım dedim 💝

"Gönlü gâzi olana cenk bitmez" 

 Herkes bildiğinin muallimesidir ama Kur'an ve ilimlerini öğretenler çok dikkatli olmalı Hz. Ali (kv) efendimizin yüzüne tüküren şahsa verdiği cevabı hatırlatmak isterim: 

- “Ben seninle Allah yolunda ve sırf Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce öfkelendim, sana kızdım. Böyle olunca seni Allah için değil, nefsim için öldürmüş olmaktan korktuğumdan kılıncımı kınına koydum."  

Bu söz üzerine adam Müslüman olmak istediğini bildirerek şöyle dedi: 

"Ey Ali! Sizde bu temiz niyet, lütuf ve ihsan olduğuna göre, dininiz haktır. Bana nasıl iman edeceğimi öğret, Müslüman olayım." 

Hz. Ali (ra), şehadet getirmesini söyledi. Adam, kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu ve ölünceye kadar Hz. Ali'nin (ra) hizmetinde kaldı.» (Şemseddin Sivasî, Dört Büyük Halife, s. 282-283)

İşte İslâmı temsil eden kişi heran göğe çekilmiş bir ipin üzerinde yürüyen cambaz misali gibidir. İslamdan bir kişiyi uzaklaştırsa ipten yere düşer paramparça olur.. 

Dilimiz hâlimiz silahımız, kelimeler kalkanımız. Gerek kendi gerek başka nefislerle bir çeşit mücadeledeyiz.. Bilmeden bazen öldürür bazen hayat kurtarırız.. 

Aynı zamanda en büyük cihadımız kendi nefsimizledir. 

 Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz'in Tebük Gazvesi'nden dönerken:

”Küçük cihaddan büyük cihada döndük” buyurmasını biraz tefekkür etmenizi isterim..

Burada bir nokta koyayım çok uzatınca okunmuyor yazılarımız maalesef!

Son nefese kadar da gönlümüzde ki gazi olma aşkı alınmaya ve azimetle hizmete mücahadeye devam inşAllah..

Görüşmek dileğiyle 🌹

Yorum Gönder

0 Yorumlar