Blogda video yayınlama sorunu
Herkese merhabalar
İsveçli bilim insanı Johan Rockström ve 28 meslektaşı tarafından 2009’da yayınlanan, “Planetary Boundaries” (Gezegenimizin Kritik Eşikleri) isimli araştırmanın sonuçları belgesel olarak hazırlanmış çok beğendim.https://arkeofili.com/arkeolojinin-gozunden-kadim-uygarliklar-belgeseli/
Tekrar görüşmek dileğiyle sağlıkla afiyetle kalın mevsim kış ve hastalıklar yakamızdan düşsün duasıyla amiiiinHerkese merhabalar
Benim ilkgöz ağrım dediğim torunum ilkokul birinci sınıf öğrencisi ve aileden yana çok şanslı çünkü üzerine titriyoruz. Maddi ve manevi gözetim ve denetimizde elhamdülillah. Öğretmenin de kırk küsür talebesi var ve gelinim de sınıf annesi olarak gerçekten öğretmene çok yardımcı olmaya çalışıyor.
Öğretmenin talebelerinin üzerinde hakimiyeti bırakın bir kenara ailelerin eğitimden geçmesi lazım armut dibine düşer misali her çocuk annesinin davranışlarını yansıtıyor dikkatli baktığınızda..
Öğretmeni ve sınıf annesini asıl yoran veliler ve whatsapp grupları anneleri de bırakın bir kenara artık babalar çok etkin kendilerini hatta seslerini baya yükseltiyorlar.. Okul koridorlarında whatsapp gruplarında..
Öğretmenimiz okuma başarılarında çocuklara stickerle ödüllendiriyor. Cuma günleri başarılı öğrencilerin anneleriyle arkaplanda anlaşmış her anne kendi çocuğuna hediyesini alıyor ama veren öğretmen olunca çocuklardaki yıkımı düşünebiliyor musunuz? Öğretmen kimine dijital saat hediye ederken kimine de bir kalem hediye etmiş oluyor. Aileler maddi imkanları ölçüsünde hediye alabiliyor ama çocuk bunu bilmiyor..
Bu çocuklarda öğretmenine okula karşı sevgi ve saygı beklentiniz verdiğiniz hediye ile eşdeğer olmaz mı? Hediyemizi verirken gelecek inşaa ettiğimizi de unutmayalım..
Torunum henüz altı yaşında ve okumaya geçti çok şükür bende dün onunla tren oyunu oynadım ona değer katmak istedim.. Kağıda 1-10 kadar rakamları yazdım ve oynayarak öğrendi. (Kuralları seviyesine göre anlatamazdım) Müthiş bir mutlluk görmeliydiniz lokomotifleri tamamlayıp tekerlerini ve dumanlarını çizdiğinde içinden başka bir çocuk çıkıyordu. Özgüvenli artık büyükleri bile yenen BÜYÜK ADAM HEYT BE =))
Sonrasında annesiyle işbirliği yaparak isim şehir oyununu değiştirerek isim hayvan eşya meyve-sebze ve meslek olmak üzere ona yardım ederek oynadık. Oyun bitti bir süre sonra yanımıza gelip "z ile oynayalım" demez mi :)
Yürüken düşünüyor kafasında oyun kuruyordu.. Çocukları bu şekilde değerlerine değer katmak lazım ben sadece iki örnek vermek istedim..
Sizlerde ki örnekleri merak ediyorum :)
Görüşmek dileğiyle
Allah Teala, Ademoğullarını aç, susuz ve çıplak olarak bir yere topladığı vakit kafirleri:
Merhabalar yine torunum için örgü planlarım var ilk aşama bir örgü çiçek yapmam gerekiyordu. Sayfamın altında videoyu paylaştım yabancı bir site ama anlaşılır ve kolayıma geldi :)
Blogger de kaç blog var bilmiyorum ama bu sayfayı İslami ağırlıklı kişisel blog yayın yapanları kayıt etmek için hazırladım. Yayınlarını okumak bloglar aleminde İslam kültürünü nasıl anlattıklarını kendi donanımlarımı da kontrol altında tutmak amacım..
Araştırıp buldukça bu sayfaya ekleyeceğim inşallah.. Sizler de yorum olarak blogları bana yazarsanız bir dini blog arşivi yapmayı düşünüyorum.. Ne kadar başarılı olurum bilmiyorum süreç içinde belli olacak..
Önce kendimi kayıt edeyim her ne kadar örgü blogu niyetine açtımsa da paylaşımlar hadis ayete doğru kayma yaptı =)
Altı yaşında bir erkek ve üç yaşında bir kız torunum var. Dün gece oyuncak bebeği yanımda olmamasına rağmen ona sürpriz bir elbise ördüm. Minik tatlım benim o kadar beğendi aşka geldi ki
"Babaanne küvette alalım, havluda alalım ben bunu yıkarım" Ama kelimeler yuvarlanarak öyle tatlı bir şiveyle ellerini göğsünde kavuşturarak hayalinde oynuyor siz de kendi kendinize iyi ki örmüşüm diyiveriyorsunuz :)
Onun oyuncaklarının arasında küvetin olduğunu hatırlatıyorum ama o hatırlayamadı çünkü annesi oyuncakları kutularıyla kaldırıp daha sonra tekrar çıkardığında yeni oyuncak alınmış gibi sevindiğini söylemişti bana..
Önce roba kısmını ördüm artık iplerden iki renk kullanarak yaptım önemli olan iplerin sağlam olması, çocuklar haşin kullandıkları için sağlamlık ve görsellik önemli..
Mahşer gününde Muhammed Ümmeti de kendi içinde Kur'an bilenler ve bilmeyenler diye ayrılır ve melekler bilenleri hediyelerle karşılar. Eğer Kur'an okumayı biliyorsanız şükredecek çok büyük bir nimete sahipsiniz demektir.
Resul-i Ekrem:
- Kur’an kendisine nasib olan kimse, «Bana bir şey verilmedi» derse, Kur’an’a ihanet etmiş olur", buyurdu. Allah Teala, Taha ve Yasin surelerini, yer ve gökleri yaratmadan bin yıl önce okumuştu. Melekler bu sureleri dinleyince,
«Ne mutlu bu sureleri ezberleyene, Muhammed’in ümmeti ne talihli insanlardır ki, Kur’an onlara inecek», dediler.
İki kere ümreye gitmek nasip oldu elhamdülillah ve orada ben Türkiye de ki gibi Yasin cüzleri göremedim. Bizde faziletli olan sureleri cüzlerde toplarlar hatta vefat edenlerin ardından okunan mevlidlerde vefat edene rahmet olsun diye Yasin cüzleri dağıtılır.. Geçenlerde yol kenarında doğalgaz kutusunun üzerine bir cüz bırakmışlar daha doğrusu atılmış diyeyim üzerinde ki etiket kısmı kesilmiş atan kişinin kimliği belli olmasın diye..Onu da okuyorum fırsat buldukça elhamdülillah sözü şuraya getiricem neredeyse tüm babannelerimiz anneannelerimiz bu cüzleri okuya okuya ezberlediler bu sureleri ezbere bilenler çok ve hocalar hafız yetiştirmese bile bu sureleri, Taha suresi değil de Yasin, Fetih, Tebareke, amme ve kısa sureleri ezberletiyorlar Allah hepsinden razı olsun..
Çok güzel bir hadisi şerifle bitiriyorum..
Resul-i Ekrem, Hz. Ali’ye:
«- Ya Ali, Adem (as) seyyidülbeşer, ben seyyidülarab, Selman Farsların efendisi, Suhayb-i Rumi Rumlarm efendisi, Bilal Habeşilerin efendisi, Tur dağlarm efendisi, Cum’a günlerin efendisi, Kur’an-i Kerim bütün sözlerin üstünü Kur’an’ın en üstün suresi Bakara suresi ve Bakara suresinin en üstünü de Ayete’l-Kürsi’dir», buyurdu.
Allah ilmimizi arttırsın ilim ile amel etmeyi nasip eylesin..amiiin...
Resûl-i Ekrem sâlih bir zât ile sohbet ederken Azrâil aleyhisselam gelerek adama dik dik baktı. Resûl-i Ekrem (sav):
_Ona neden böyle bakıyorsun? diye sordu.
Azrâil aleyhisselam:
_Onun ömründen bir saat kalmıştır, ikindi vakti canını alacağım, dedi.
Resûl-i Ekrem adama, ömründen bir saat kaldığını haber verdi.
Adam:
_Ey Allâh'ın Resûlü, şu bir saat zarfında hangi ameli işleyeyim ki Allâh Teâlâ benden razı olsun, dedi.
Resûl-i Ekrem (sav):
_İlim öğren, dedi.
İlimden bir şey üstün olsaydı elbette Resûl-i Ekrem o zâta onu öğretir ve onu yapmasını emrederdi.
ENVÂRÜ'L-ÂŞIKIN sa: 281
El Kaide'nin kurucu lideri Usame bin Ladin, yaklaşık 20 yıl önce Amerika'ya yazdığı mektupta ABD'nin politikalarını eleştirmişti.
Usame bin Ladin'in Amerika'ya mektubu, yaklaşık 20 yıl sonra yeniden gündem oldu.
İsrail'in Gazze'deki saldırıları sürerken, Batılı sosyal medya kullanıcıları, Bin Ladin'in 20 yıl önce yazdığı mektubu "yeniden keşfetti."
Batılı kullanıcılar, Bin Ladin'in ABD'ye karşı neden savaştıklarını açıkladığı ve Amerikan politikalarını eleştirdiği konuşmasına hak verdiklerini belirten videolar paylaştı.
Mektubun viral olmasının ve çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşılmasının ardından başta İngiliz Guardian olmak üzere birçok site mektubu erişime kapattı.
Blogumun erişimi inşaallah engellenmez yine yayınlamayı uygun gördüm..
Twitter de "Bu mektubu okuduktan sonra bir video ile fikrini paylaş buna ihtiyacım var" gibi videolar çok gündem...
Mektup
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
"Kendileriyle savaşılanlara (mü'minlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir." (Hac Suresi, 39'uncu ayet)
"İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler ise tağut yolunda savaşırlar. Öyleyse siz de şeytanın dostlarına karşı savaşın, çünkü şeytanın hilesi gerçekten zayıftır." (Nisa Suresi, 76'ncı ayet)
Bazı Amerikalı yazarlar "neden savaşıyoruz?" başlığı altında makaleler yayınladılar. Bu makaleler, bazıları gerçeğe bağlı kalan ve İslam hukukuna dayanan, bazıları da dayanmayan bir dizi yanıta yol açtı. Burada, Allah'ın mükâfatını umarak, O'ndan başarı ve destek dileyerek, bir açıklama ve uyarı olarak gerçeği özetlemek istedik.
Allah'ın yardımını dileyerek, cevabımızı Amerikalılara yöneltilen iki soru temelinde oluşturuyoruz:
İlk soru: Neden sizinle savaşıyor ve size karşı çıkıyoruz?
İkinci soru: Sizi neye çağırıyoruz ve sizden ne istiyoruz?
İlk soruya gelince... Neden sizinle savaşıyor ve size karşı çıkıyoruz? Cevap çok basit:
(1) Çünkü bize saldırdınız ve saldırmaya devam ediyorsunuz.
a) Filistin'de bize saldırdınız:
(i) Filistin, 80 yılı aşkın bir süredir askeri işgal altında. İngilizler, sizin yardımınız ve desteğinizle, Filistin'i 50 yıldan fazla bir süredir işgal altında tutan Yahudilere teslim etti. Bu 50 yıl baskı, zulüm, suç, cinayet, sürgün, yıkım ve tahribatla dolu yıllardı. (Bu mesaj yayınlandığında İsrail'in kurulmasının üzerinden takriben 50 sene geçmişti-mütercim) İsrail'in kurulması ve sürmesi en büyük suçlardan biridir ve sizler de bu suçu işleyenlerin liderlerisiniz. Ve elbette Amerika'nın İsrail'e verdiği desteğin derecesini açıklamaya ve kanıtlamaya gerek yok. İsrail'in kurulması, silinmesi gereken bir suçtur. Bu suça katkıda bulunarak elleri kirlenmiş olan her bir kişi bunun bedelini ağır bir şekilde ödemelidir.
(ii) Yahudilerin Tevrat'ta kendilerine vaat edildiği üzere Filistin üzerinde tarihi bir hakka sahip oldukları yönündeki uydurma yalanlarınızı tekrarlamaktan henüz yorulmadığınızı görmek bizi hem güldürüyor hem de ağlatıyor. Bu sözde gerçek konusunda onlarla tartışan herkes anti-semitizmle suçlanıyor. Bu, tarihteki en yanlış, en yaygın uydurmalardan biridir. Filistin halkı saf Araplar ve orijinal Semitlerdir. Musa'nın (selam üzerine olsun) mirasçıları ve değiştirilmemiş gerçek Tevrat'ın mirasçıları Müslümanlardır. Müslümanlar İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed de dahil olmak üzere tüm Peygamberlere inanırlar, Allah'ın selamı ve bereketi hepsinin üzerine olsun. Eğer Tevrat'ta Musa'nın takipçilerine Filistin üzerinde bir hak vaat edilmişse, Müslümanlar buna en layık millettir.
Müslümanlar Filistin'i fethedip Romalıları kovduklarında Filistin ve Kudüs, tüm Peygamberlerin -salât ve selâm üzerlerine olsun- dini olan İslâm'a geri dönmüştür. Bu nedenle, Filistin üzerinde tarihsel bir hak çağrısı, Allah'ın tüm Peygamberlerine (salât ve selâm üzerlerine olsun) iman eden İslam ümmetine karşı yapılamaz. Biz bu peygamberler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.
(iii) Filistin'den akan kanın intikamı aynı şekilde alınmalıdır. Bilmelisiniz ki Filistinliler yalnız ağlamıyor kadınları yalnız başlarına dul kalmıyor, oğulları yalnız başlarına yetim kalmıyor.
(b) Somali'de bize saldırdınız; Çeçenistan'da bize karşı Rus zulmünü, Keşmir'de bize karşı Hint zulmünü ve Lübnan'da bize karşı Yahudi saldırganlığını desteklediniz.
(c) Sizin gözetiminiz, rızanız ve emirleriniz altında, sizin temsilcileriniz olarak hareket eden ülkelerimizin hükümetleri bize her gün saldırmaktadır.
(i) Bu hükümetler halkımızın İslam şeriatını tesis etmesini engellemekte, bunu yapmak için şiddet ve yalan kullanmaktadır.
(ii) Bu hükümetler bize zilleti tattırmakta ve bizi büyük bir korku ve boyun eğme hapishanesine yerleştirmektedir.
(iii) Bu hükümetler ümmetimizin servetini çalmakta ve size yok pahasına satmaktadır.
(iv) Bu hükümetler Yahudilere teslim olmuş ve Filistin'in büyük bir kısmını onlara teslim ederek kendi halklarının parçalanmış uzuvları üzerinde devletlerinin varlığını kabul etmişlerdir.
(v) Bu hükümetlerin ortadan kaldırılması üzerimize farzdır ve ümmeti özgürleştirmek, şeriatı en üstün kanun haline getirmek ve Filistin'i yeniden kazanmak için gerekli bir adımdır. Ve bu hükümetlere karşı mücadelemiz size karşı mücadelemizden ayrı değildir.
(d) Uluslararası nüfuzunuz ve askeri tehditleriniz nedeniyle servetimizi ve petrolümüzü düşük fiyatlarla çalıyorsunuz. Bu hırsızlık gerçekten de dünya tarihinde insanlığın tanık olduğu en büyük hırsızlıktır.
(e) Güçleriniz ülkelerimizi işgal ediyor, askeri üslerinizi her tarafa yayıyor, Yahudilerin güvenliğini korumak ve hazinelerimizi yağmalamanızın devamlılığını sağlamak için topraklarımızı ifsat ediyor ve mukaddesatımızı kuşatıyorsunuz.
(f) Her gün çocukların öldüğü Irak'taki Müslümanları aç bıraktınız. Yaptırımlarınız sonucunda 1.5 milyondan fazla Iraklı çocuğun ölmesi ve bunun sizin umurunuzda olmaması şaşılacak bir şeydir. Ancak 3 bin insanınız öldüğünde tüm dünya ayağa kalktı ve henüz oturmadılar bile.
(g) Kudüs'ün ebedi başkentleri olduğu konusunda Yahudileri desteklediniz ve büyükelçiliğinizi oraya taşımayı kabul ettiniz. Sizin yardımınızla ve korumanız altında İsrailliler El Aksa Mescidi'ni yok etmeyi planlıyorlar. Silahlarınızın koruması altında Şaron, ele geçirip yok etmeye hazırlık olarak orayı kirletmek için El Aksa Mescidi'ne girdi.
(2) Bu trajediler ve felaketler, bize karşı baskı ve saldırganlığınızın sadece birkaç örneğidir. Dinimiz ve aklımız, mazlumların saldırıya karşılık verme hakkına sahip olduğunu emretmektedir. Bizden cihat, direniş ve intikamdan başka bir şey beklemeyin. Amerika yarım asırdan fazla bir süredir bize saldırıyorken bizim onun güven ve barış içinde yaşamasına izin vereceğimizi beklemek mantıklı mıdır?
(3) Tüm bunların, işlemedikleri ve dahil olmadıkları suçlar nedeniyle sivillere karşı saldırganlığı haklı çıkarmadığını iddia edebilirsiniz. Ancak:
(a) Bu argüman, Amerika'nın özgürlükler ülkesi olduğunu ve bu dünyadaki liderleri olduğunu sürekli tekrarlamanızla çelişmektedir. Yani Amerikan halkı kendi özgür iradesiyle hükümetini seçer, bu seçim onun politikalarını kabul etmelerinden kaynaklanır. Dolayısıyla Amerikan halkı İsrail'in Filistinlilere yönelik baskısını, topraklarını işgal ve gasp etmesini, Filistinlileri sürekli öldürmesini, işkence etmesini, cezalandırmasını ve sürgün etmesini seçmiş, kabul etmiş ve desteklediğini teyit etmiştir. Amerikan halkı, hükümetlerinin politikalarını reddetme ve hatta isterlerse değiştirme yeteneğine ve seçimine sahiptir.
(b) Afganistan'da bizi bombalayan uçakları, Filistin'de evlerimizi vuran ve yok eden tankları, Arap Körfezi'nde topraklarımızı işgal eden orduları ve Irak'ın abluka altında tutulmasını sağlayan filoları finanse eden vergileri ödeyenler Amerikan halkıdır. Bu vergi dolarları İsrail'e bize saldırmaya ve topraklarımıza girmeye devam etmesi için verilmektedir. Dolayısıyla bize yönelik saldırıları finanse edenler Amerikan halkıdır ve seçtikleri adaylar aracılığıyla bu paraların kendi istedikleri şekilde harcanmasını denetleyenler de yine onlardır.
(c) Amerikan ordusu da Amerikan halkının bir parçasıdır. Bize karşı savaşan Yahudilere utanmadan yardım edenler de aynı halktır.
(d) Bize saldıran Amerikan kuvvetlerinde hem erkeklerini hem de kadınlarını istihdam edenler Amerikan halkıdır.
(e) Bu nedenle Amerikan halkı, Amerikalılar ve Yahudiler tarafından bize karşı işlenen tüm suçlardan masum olamaz.
(f) Yüce Allah, intikam alma iznini ve seçeneğini meşru kılmıştır. Bu nedenle, eğer bize saldırılırsa, bizim de karşılık verme hakkımız vardır. Kim bizim köylerimizi ve kasabalarımızı tahrip ederse, bizim de onların köylerini ve kasabalarını tahrip etme hakkımız vardır. Kim bizim servetimizi çalmışsa, bizim de onların ekonomisini yok etme hakkımız vardır. Ve kim bizim sivillerimizi öldürdüyse, bizim de onlarınkini öldürmeye hakkımız vardır.
Amerikan hükümeti ve basını hala bu soruya cevap vermeyi reddediyor: Neden New York ve Washington'da saldırıya uğradılar?
Eğer Şaron Bush'un gözünde bir barış adamıysa, o zaman biz de barış adamıyız. Amerika ahlak ve ilkelerin dilinden anlamıyor, bu yüzden biz de ona anladığı dilden hitap ediyoruz.
Cevaplamak istediğimiz ikinci soruya gelince... Sizi neye çağırıyoruz ve sizden ne istiyoruz?
(1) Sizi çağırdığımız ilk şey İslam'dır.
(a) İslam Allah'ı birleme dini, O'na ortak koşmaktan kurtulma ve bunu reddetme dini, Yüce Allah'ı tam olarak sevme dini, O'nun yasalarına tam olarak boyun eğme dini ve Peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi vesellem'e indirdiği din ile çelişen tüm görüşleri, emirleri, teorileri ve dinleri reddetme dinidir. İslam tüm peygamberlerin -selam hepsinin üzerine olsun- dinidir ve aralarında hiçbir ayrım yapmaz.
İşte sizi bu dine çağırıyoruz, bu din önceki tüm dinlerin mührüdür (onları tamamlamıştır). Bu din, Allah'ı birleme, samimiyet, en güzel ahlak, doğruluk, merhamet, şeref, temizlik ve takva dinidir. Başkalarına iyilik etme, aralarında adaleti tesis etme, haklarını verme, mazlumları ve zulme uğrayanları savunma dinidir. Bu din el, dil ve kalp ile iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma dinidir. Allah'ın sözünün ve dininin üstün gelmesi için Allah yolunda cihat dinidir. Allah'a itaat konusunda birlik ve anlaşma dinidir ve renklerine, cinsiyetlerine ve dillerine bakılmaksızın tüm insanlar arasında tam bir eşitliktir.
(b) Diğer ilahi kitaplar ve mesajlar değiştirildikten sonra, kitabı olan Kur'an'ın değişmeden kalacağı dindir. Kur'an, kıyamet gününe kadar bir mucizedir. Allah, Kur'an gibi bir kitap ve hatta onun gibi on ayet getirmesi için herkese meydan okumuştur.
(2) Sizi çağırdığımız ikinci şey aranızda yayılan zulüm, yalan, ahlaksızlık ve sefahate son vermenizdir.
(a) Sizi edepli, ilkeli, onurlu ve temiz bir halk olmaya; zina, eşcinsellik, sarhoş edici maddeler, kumar ve faizle ticaret gibi ahlak dışı eylemleri reddetmeye çağırıyoruz.
Sizi tüm bunlara, içine düştüğünüz durumdan kurtulabilmeniz için çağırıyoruz. Liderlerinizin, ulaştığınız aşağılık durumu sizden gizlemek için aranızda yaydığı, büyük bir ulus olduğunuza dair aldatıcı yalanlardan kurtulabilmeniz için...
(b) İnsanlık tarihinin tanık olduğu en kötü uygarlık olduğunuzu söylemek üzüntü vericidir:
(i) Sizler, anayasa ve kanunlarında Allah'ın şeriatı ile hükmetmek yerine, kendi arzu ve iradenizle kendi kanunlarınızı icat etmeyi seçen bir milletsiniz. Dini politikalarınızdan ayırarak, mutlak otoritenin rabbiniz ve yaratıcınız olduğunu tasdik eden saf fıtratınızla çelişiyorsunuz. Size yöneltilen utanç verici sorudan kaçıyorsunuz: Yüce Allah'ın yarattıklarını yaratması, onlara tüm yaratıklar ve yeryüzü üzerinde güç vermesi, onlara yaşamın tüm olanaklarını bahşetmesi ve sonra da en çok ihtiyaç duydukları şeyi, yani yaşamlarını yöneten yasaların bilgisini onlardan esirgemesi nasıl mümkün olabilir?
(ii) Siz tüm dinler tarafından yasaklanmış olan faize izin veren bir milletsiniz. Ekonominizi ve yatırımlarınızı faiz üzerine inşa ediyorsunuz. Bunun bir sonucu olarak, tüm farklı kılıklarıyla Yahudiler ekonominizin kontrolünü ele geçirdiler, bunun aracılığıyla medyanızı kontrol altına aldılar ve şimdi hayatınızın tüm yönlerini kontrol ederek sizi hizmetkârları haline getirdiler ve sizin pahanıza amaçlarına ulaştılar. Bu tam da Benjamin Franklin'in sizi uyardığı şeydi.
(iii) Siz sarhoş edici maddelerin üretimine, ticaretine ve kullanımına izin veren bir ülkesiniz. Aynı zamanda uyuşturucuya da izin veriyorsunuz ve ülkeniz uyuşturucunun en büyük tüketicisi olmasına rağmen sadece ticaretini yasaklıyorsunuz.
(iv) Siz ahlaksızlığa izin veren bir milletsiniz ve bunları kişisel özgürlüğün temelleri olarak görüyorsunuz. Aranızda ensest ilişki yayılana kadar bu uçurumdan aşağıya doğru inmeye devam ettiniz, bunun karşısında ne onur duygunuz ne de yasalarınız itiraz ediyor.
Başkanınız Clinton'ın Oval Ofis'te işlediği ahlak dışı eylemleri kim unutabilir? Ondan sonra "hata yaptı" demenin dışında hesap bile sormadınız, ardından da hiçbir ceza almadan her şey geçip gitti. Adınızın tarihe geçeceği ve uluslar tarafından hatırlanacağı daha kötü bir olay var mı?
(v) Siz kumarın her türlüsüne izin veren bir ülkesiniz. Şirketler de bunu uyguluyor, bu da yatırımların aktif hale gelmesine ve suçluların zenginleşmesine neden oluyor.
(vi) Siz kadınları tüketim ürünleri ya da müşterileri satın almaya çağıran reklam araçları gibi sömüren bir ulussunuz. Kâr marjınızı artırmak için kadınları yolculara, ziyaretçilere ve yabancılara hizmet etmek için kullanıyorsunuz. Sonra da kadınların özgürleşmesini desteklediğinizi söylüyorsunuz.
(vii) Doğrudan ve dolaylı olarak seks ticaretinin her türlüsünü yapan bir milletsiniz. Bunun üzerine sanat, eğlence, turizm ve özgürlük adı altında ve ona atfettiğiniz diğer aldatıcı isimler altında dev şirketler ve kuruluşlar kuruluyor.
(viii) Ve tüm bunlardan dolayı tarihte, geçmişte insanoğlunun bilmediği hastalıkları yayan bir ulus olarak tanımlandınız. Devam edin ve insanlığın tüm uluslarına karşı, şeytani bir Amerikan icadı olarak AIDS'i getirdiğiniz için övünün.
(xi) Endüstriyel atık ve gazlarınızla doğayı tarihteki diğer tüm uluslardan daha fazla tahrip ettiniz. Buna rağmen, açgözlü şirketlerinizin ve sanayilerinizin kârını güvence altına alabilmek için Kyoto Protokolü'nü imzalamayı reddediyorsunuz.
(x) Sizin yasanız, siyasi partilerine hakim olan ve seçim kampanyalarını hediyeleriyle finanse eden zengin ve varlıklı insanların yasasıdır. Onların arkasında politikalarınızı, medyanızı ve ekonominizi kontrol eden Yahudiler duruyor.
(xi) İnsanlık tarihinde seçkin bir yere sahip olmanızın nedeni, insanlığı yok etmek için tarihteki diğer tüm uluslardan daha fazla güç kullanmış olmanızdır. İlkeleri ve değerleri savunmak için değil, çıkarlarınızı ve kârlarınızı güvence altına almak için acele etmenizdir. Japonya, savaşı sona erdirmek için müzakereye hazır olduğu halde, Japonya'ya nükleer bomba atan sizdiniz. Kaç tane baskı, zulüm ve adaletsizlik eylemi gerçekleştirdiniz, ey özgürlük davetçileri?
(xii) En önemli özelliklerinizden birini unutmayalım: Hem ahlakta hem de değerlerde ikilem içinde olmanız, ahlak ve ilkeler hususundaki iki yüzlülüğünüz. Sizin için tüm davranışların, ilkelerin ve değerlerin iki terazisi var: Biri sizin için diğeri diğerleri için.
(a) Çağırdığınız özgürlük ve demokrasi sadece kendiniz ve beyaz ırk içindir. Dünyanın geri kalanına gelince, onlara canavarca, yıkıcı politikalarınızı ve "Amerikan dostları" olarak adlandırdığınız hükümetleri dayatıyorsunuz. Ancak yine de onların demokrasiler kurmasını engelliyorsunuz. Cezayir'deki İslami Selamet Cephesi demokrasiyi uygulamak istediğinde ve seçimi kazandığında, Cezayir ordusundaki ajanlarınızı onların üzerine saldınız, tanklarla ve silahlarla onlara saldırdınız, onları hapsettiniz ve işkence ettiniz. "Amerikan demokrasi kitabından" yeni bir ders.
(b) Dünya barışını sağlamak için kitle imha silahlarını yasaklama ve zorla ortadan kaldırma politikanız: Bu sadece bu tür silahlara sahip olmalarına izin vermediğiniz ülkeler için geçerlidir. İsrail gibi izin verdiğiniz ülkelere gelince, güvenliklerini korumak için bu tür silahları bulundurmalarına ve kullanmalarına izin verilir. Bu tür silahları ürettiğinden ya da bulundurduğundan şüphelendiğiniz başka kim varsa, onları suçlu ilan eder ve onlara karşı askeri önlemler alırsınız.
(c) Uluslararası hukukun kararlarına ve politikalarına en son saygı gösterecek olanlar sizlersiniz, ancak aynı şeyi yapan herkesi seçici bir şekilde cezalandırmak istediğinizi iddia ediyorsunuz. İsrail 50 yılı aşkın bir süredir Amerika'nın tam desteğiyle BM kararlarını ve kurallarını duvara toslatıyor.
(d) Kınadığınız ve hakkında ceza mahkemeleri kurduğunuz savaş suçlularına gelince, utanmadan kendi suçlularınıza dokunulmazlık verilmesini istiyorsunuz. Ancak tarih, Müslümanlara ve dünyanın geri kalanına karşı işlediğiniz savaş suçlarını unutmayacaktır. Japonya, Afganistan, Somali, Lübnan ve Irak'ta öldürdükleriniz, asla kaçamayacağınız bir utanç olarak kalacaktır. Yoğun nüfuslu masum sivil köylerin yok edildiği, camilerin içeride namaz kılan Müslümanların başlarına yıkıldığı Afganistan'daki son savaş suçlarınızı hatırlatmak yeterli olacaktır. Kunduz'dan ayrıldıklarında mücahitlerle yapılan anlaşmayı bozan, onları Kale-i Cengi'de bombalayan ve binden fazla esiri havasızlık ve susuzluktan öldüren de sizlersiniz. Sizin ve ajanlarınızın elinde kaç kişinin işkenceyle öldüğünü yalnızca Allah bilir. Uçaklarınız Afgan semalarında dolaşmaya devam ediyor ve hala "biraz olsun şüpheli" birilerini arıyor.
(e) İnsan haklarının öncüsü olduğunuzu iddia ettiniz ve Dışişleri Bakanlığınız insan haklarını ihlal eden ülkelerin istatistiklerini içeren yıllık raporlar yayınladı. Ancak, mücahitler sizi vurduğunda tüm bunlar yok oldu ve daha sonra, lanetlediğiniz bu aynı hükümetlerin yöntemlerini uyguladınız. Amerika'da binlerce Müslüman ve Arap'ı yakaladınız, hiçbir gerekçe göstermeden, mahkemeye çıkarmadan, hatta isimlerini bile açıklamadan gözaltına aldınız. Daha yeni, daha sert yasalar çıkardınız.
Guatanamo'da yaşananlar Amerika ve değerleri için tarihi bir utanç kaynağıdır ve yüzünüze haykırmaktadır: "Siz ikiyüzlüler, herhangi bir akde veya antlaşmaya attığınız imzanın değeri nedir?"
(3) Üçüncü olarak sizi çağırdığımız şey, kendinize karşı dürüst bir duruş sergilemenizdir -bunu yapacağınızdan şüpheliyim-. Çağırdığımız şey, ilke ve ahlaktan yoksun bir ulus olduğunuzun ve sizin için bunların uyulması gereken değil, yalnızca başkalarından talep edilen bir şey olduğunun farkına varmanızdır.
(4) Ayrıca İsrail'i desteklemeyi bırakmanızı, Keşmir'deki Hintlilere, Çeçenlere karşı Ruslara ve Güney Filipinler'deki Müslümanlara karşı Manila hükümetine verdiğiniz desteği sona erdirmenizi tavsiye ediyoruz.
(5) Ayrıca size bavullarınızı toplayıp topraklarımızdan çıkmanızı tavsiye ediyoruz. Biz sizin iyiliğinizi, hidayetinizi ve doğruluğunuzu istiyoruz, bu yüzden bizi sizi tabutlarda yük olarak geri göndermeye zorlamayın.
(6) Altıncı olarak, sizleri ülkelerimizdeki yozlaşmış liderlere verdiğiniz desteği sona erdirmeye çağırıyoruz. Politikamıza ve eğitim sistemimize müdahale etmeyin. Bizi rahat bırakın, yoksa bizi New York ve Washington'da bekleyin.
(7) Ayrıca sizi, bizlerle hırsızlık ve işgal politikaları yerine karşılıklı çıkar ve menfaatler temelinde ilişkiler kurmaya ve Yahudileri destekleme politikanızı sürdürmemeye çağırıyoruz, çünkü bu sizin için daha büyük felaketlere yol açacaktır.
Eğer tüm bu şartlara cevap veremezseniz, o zaman İslam ümmeti ile savaşmaya hazırlanın. Allah'a tam tevekkül eden ve O'ndan başkasından korkmayan tevhid ümmetiyle. Kur'an'ın şu sözlerle hitap ettiği millet:
"Yoksa onlardan (ve arkasındaki odaklardan) korkuyor musunuz? Eğer inanıyorsanız, Kendisinden korkulmaya en layık olan Allah'tır. Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin, sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın. Ve onların (mü'minlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi, 13-15'inci ayetler)
İzzet ve saygı ümmeti:
"Oysa ki izzet Allah'a, Rasulü'ne ve mü'minlere aittir." (Münafikun Suresi, 8'inci ayet)
"Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer iman edenler iseniz üstün gelecek olan sizsiniz." (Al-i İmran suresi, 139'uncu ayet)
Şehadet ümmeti; ölümü, sizin yaşamı arzuladığınızdan daha çok arzulayan ümmet:
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar Rableri katında diridirler ve rızıklanırlar. Allah'ın kendilerine lütfettiğine kavuşmaları sebebiyle sevinç içerisindedirler. Arkalarından henüz kendilerine (şehit olarak) katılmamış olanlara da hiçbir korku ve üzüntü olmayacağını müjdelemek isterler. Allah'ın nimet ve ihsanı ile ve Allah'ın mü'minlerin mükâfatını zâyi etmeyeceği müjdesi ile de sevinirler." (Al-i İmran Suresi, 169-171'inci ayetler)
Allah'ın vaat ettiği zafer ve başarı ümmeti:
"Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur." (Saff Suresi, 9'uncu ayet)
"Allah, 'Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz.' diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir." (Mücadele Suresi, 21'inci ayet)
Sizin gibi önceki şeytani imparatorlukları kovmayı ve yok etmeyi başaran İslam ümmeti saldırılarınızı reddeden, kötülüklerinizi ortadan kaldırmak isteyen ve sizinle savaşmaya hazır olan ümmet. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, İslam ümmeti ruhunun derinliklerinde sizin kibir ve küstahlığınızı hor görmektedir.
Eğer Amerikalılar tavsiyelerimizi ve onları çağırdığımız iyilik, hidayet ve doğruluğu dinlemeyi reddederlerse, Bush'un başlattığı bu Haçlı seferini de, tıpkı mücahitlerin ellerinde aşağılandığınız, büyük bir sessizlik ve utanç içinde evinize kaçtığınız önceki Haçlı seferleri gibi kaybedeceğinizi bilin. Eğer Amerikalılar bu çağrılara karşılık vermezse, o zaman onların kaderi de askeri yenilgileri, siyasi dağılmaları, ideolojik çöküşleri ve ekonomik iflaslarıyla başa çıkmak için Afganistan'dan kaçan Sovyetlerin kaderi gibi olacaktır.
Bu bizim Amerikalılara, onların mesajına bir cevap olarak verdiğimiz mesajdır. Şimdi onlarla neden savaştığımızı ve Allah'ın izniyle nasıl bir cahiliye karşısında galip geleceğimizi biliyorlar"
Ekrem İmamoğlu şimdilerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı kampanya kapsamında İstanbulkart’a 75 TL’lik bakiye yüklemesi sonrası Starbucks’tan bedava kahve kazanıldığı iddiası yer aldı. Ama geçmiş bir kampanya imiş baktım yani böyle bir kampanya yok.. Olmasında..
Allah'ın Resulunun (sav) duasıyla dua eden Filistinli çocuğun duasını buraya aldım. Amiiin diyelim inşallah..
"Ey kitabı indiren, hesabı çabuk gören, Birleşmiş orduları hezimete uğratan Allah'ım! Ey Allah'ım Yahudilerin ayakları altındaki yeri sars! Onlara karşı bize yardım et! Allah'ım dünyamızı daralttılar! Ey alemlerin Rabbi Sen bize ferahlık ver! Çok fazla yorulduk! Çok acı çektik!Lakin Allah azze ve celleye olan umudumuz ise çok büyüktür! Allah azze ve celle bize kaybettirmeyecektir! Allah'a yemin olsun ki, O bize asla kaybettirmeyecek.. "
amin amin amin
Son on günüm çok yoğun geçti kentsel dönüşüm nedeniyle anneme bir kiralık ev bulmak için nice taktikler denedik hiiiç sormayın..
Ev sahipleri şimdilerde emlakçıya verilecek parayı da kendileri istiyorlar adı da iki depozito eve bakıyorsunuz 25-30yıl arası heran kentsel dönüşüme girebilir..
Çok aradık 5-10 yıl arası binalar giriş kat 10-11 bin liradan başlıyor. Yakınımızda olsun istedim.. Yok ! Bahçelievler kentsel dönüşümde öncelikli... yıkılan binalar çok fazla..
Neyse Bağcılarda gelinimin arka sokağında 70metrekare 25-30yıllık bina bulduk emekli maaşıyla anca ona gücümüz yetti. Yaşlı insanı kiracılık çok üzüyor.
Annem "Bu günleri görecek miydim ben diyor. Babam vefat edene kadar evini andı durdu.. Bina yöneticisi para karşılığında belediyeden adamlar getirtti. Binayı delik deşik ettiler karot testi için..
Çevredeki emlakçılardan duyduk, yönetici çok paralar almış yani mafya var dediler gerçeği Allah bilir. Kooperatif dört bloktan sadece bizimkini yıktılar diğerleri ayakta...Üç sene geçti şimdi Toki ile anlaşmaya çalışıyorlar falanda filan..
Bir kaç seneye ev yapılır diye umud ediyoruz. Bizde taşınma derdiyle baya yıprandık yorgunluktan başımı yastığa koyar koymaz uyuyorum..
Buraya uğrayamadım halbuki yaşadıklarımı an be an yazmak istedim şimdi ise hevesim geçti :)
Allah'a şükürler olsun havalar soğumadan yerleşebildik bugun İstanbul sağanak gökgürültülü annem evinde güvende bizimde içimiz rahat..
Kalbimizde gitmeyen hüzün ve acı ise Filistin sürekli dualar dilimizde.. Artık ibadete ayıracak vakit bulabiliyorum şükürler olsun ama yemek yerken uyurken hep vicdan azabı çekiyorum orada Ümmeti Muhammed katledilirken elimden hiçbir şey gelmiyor ve rahat olmasam da uyuyor yiyor-içiyorum..
Tüm dünyada bir uyanış var siyonistleri Allah kahretsin.. Özellikler İsrail ve destekçileri kendi çıkarları ve uyduruk tevratı dünyaya hakim kılmak için herşeyi yapacaklarını gösterdiler.
Tüm dünyada yahudiler istenmiyor zaten, Kazakistan'a inen yahudi dolu uçağı hatırlayacak olursak taşa tutuldular.. Ve tüm dünyada yahudilerin hristiyanların siyonistlerin zulmunden emin olamaz kendilerini ari ırk gördükleri sürece.
Bence en önemlisi: Arap liderini Allah bildiği gibi beter eylesin..Bugün toplanmışlardı..
Arap Birliğinde sunulan teklifler:![]() |
İbadetim dua ve niyazlarım özeldir. Kimsenin bilmesini istemediğim gibi talebelerimize de vermek istediğim bu.. Elbette cemaat ile yapılan ibadet vardır ve kutsaldır. Ama herkesin bir de özel hayatı olduğu gibi Allah'ın kuluna özel fert olarak tecellisi vardır..
Aynı yumurta ikizleri bile olsa parmak izleri farklıdır değil mi?
Allâh-u Teâlâ bize şunu der gibidir..
"Kulum ben bir tekim ve sende benim biriciğimsin"
Buna ferdaniyet tecellisi denir. Din, dil, ırk farketmez tecelliler hep kişiye özeldir.
Ben bu özel bağı daha da özel ve güzel anlamlandırmak ve o anları paylaşmak istemem. Zaten padişah sırrını vezire verir de vezirde onu halka açarsa ne olur? Padişah onu azleder bir daha ona sır vermez. Seyr-u sûlûkda o nedenle sır tutmak gerekmedikçe konuşmamak evladır.
Sonra kızımız bana imtihanı anlamadığını söyledi. Bende acizane anlatmaya çalıştım.
Okulda öğretmenler sınavlara göre başarılı ve başarısız öğrencileri tespit etmiyor mu? Ona göre hayatının kalan kısmında neler yapabileceğini kapasiteni daha doğrusu senin tüm sınırlarını donanımlarını Allahu Teala önce sana sonra anne-babana, ailene, çevrene, cemaatine Pir ve şeyh efendilerine gösteriyor.
İmtihanı veren Allah'tır bakış açın itikadın böyle olmalı, yoksa seni imtihan eden Pirin, şeyhin veya başkası değil. Allâh-u Teâlâ'nın himmet ve yardım tecellileridir. Kapasitemiz ve donanımlarımıza ailemizin sevdiklerimizin bize himmetlerle yaklaşmalarını sağlar. Bizim de güçlü olmamızı..
Bizi bize gösterir ki Yarın mahşer gününde O'ndan isteklerimizi sorguladığımızda "Kulum ben seni imtihan ettim ama sen böyle böyle yaptın.." buyuracak.
Bizim gayret ve çabamız olmalı Allah eyeti kerimede böyle buyurmuş (İsra suresi 13) "Biz insanın kaderini onun çabasına bağladık." Tarikat ehli olmakla sorumluluklarımızdan kaçamayız. Pir efendilerimize edepli bir mürid olmakla, imtihanları da sevgi ve muhabbetle Allahla beraber olmakla geçeriz.
Aslında çok uzun bir sohbet olabilirdi ama okunası ve tesirli olması için olabildiğince kısa ve net olmaya çalıştım.. Bırakacağınız yorumlar ufkuma ışık tutacağını umuyorum..
Sevgi ve muhabbetlerimle..
Herkese merhabalar bir kaç hafta önce okuyup bitirdiğim şimdi ise hanım kardeşlerime anlatmaya gayret ettiğim bir kitap.. Neden Sibel Eraslan'ı tercih ettiğimi merak edecek olursanız. O bir hukuk talebesiydi ve tesettürlü değildi.. Başörtüsü olaylarında bir çok eylemlere katıldı her türlü riske katlanarak dinini dava edindi ve sonra kapandığını biliyorum. Karakter çok önemlidir zor günlerde gerçek yüzünü gösterir. Pişman değilim iyi ki de bu kitabı tercih etmişim..
32. baskı ve oldukça farklı bir roman tarzında Hz. Hatice annemiz hatta o dönemde Mekke çok güzel tasvir edilmiş.. Aaa acaba doğrumu dediğim bölümleri var ama kaynaklar dipnot olarak değil de kitabın sonunda başucu kitaplarım diye belirtilmiş.. İnsanlık tarihinin en büyük en güzel insanları olduğunu düşünüyorum çünkü Sevililer sevgilisine eş ve aile olmak herkesin harcı değildir..
Hz. Hatice annemizin kalbinden peygamber efendimize aşık oluyorsunuz diyebilirim..